«NEVAZIŞ» এর সঙ্গে সম্পর্কিত তুর্কী বই
নিম্নলিখিত গ্রন্থপঞ্জী নির্বাচনে
nevaziş শব্দটির ব্যবহার খুঁজুন। তুর্কী সাহিত্যে
nevaziş শব্দের ব্যবহারের প্রসঙ্গ সম্পর্কিত বই এবং তার থেকে সংক্ষিপ্তসার।
1
Türk Edebiyatı - 1. cilt - Sayfa 259
Ol dahi. onlara nevaziş ve iltifat gösterip hayır dua eyledi. Ve Ferdinandos kralın otağına doğru varıp içeri girdi : Gördü ki bir yüce taht, etrafı trabzan. Biri altun, biri gümüş parmaklıkları başları elvan cevahir ile murassa ve müzeyyen ve direkleri ...
2
Kuşları örtünmek: Günlük 1972-1975 - Sayfa 153
Öyle sanıyorum ki, Metin Eloğlu'nun şiirlerinin gereğince anlaşılamamış olmasının temelinde romantik şiirlere duyulan düşkünlük yatmaktadır. saat: 17 Hüseyin Cahit bir yazısında «serseri nevaziş» sözünü kullandığı için Edebiyatı Cedide'ye ...
3
Azerbaycan Türkçesi sözlüğü - 2. cilt - Sayfa 915
Allah'a sığınırız, Allah korusun, Allah göstermesin anlamlarında bir ifade. Neva is. far. 1- Ahenk, avaz, müzik sesi. 2- İniltili ses. 3- mus. Azerbaycan klasik muğamlarından birinin adı. Nevazende is. far. esk. Çalgıcı, müzik aleti çalan. Nevaziş is.
4
XIX. yüzyıl yazılı anlatılarında sözlü kültür etkileri - Sayfa 879
Bir gün dükkân tenha olmağın beni yanına çağırup nevaziş ile " 'Abdullah, sen bir necib uşak olduğunda şübhem yoktur. Ancak kangı memleketten ve kimin oğlusun?" deyü su'al eyledi. Ket- meyledlm. Müfld olmayup ısrar eyledi. Gördüm W ...
G. Gonca Gökalp Alpaslan,
2002
5
Sami Paşazade Sezai: without special title - Sayfa 31
Fakat bir kelebeği teşrihe benzeyen bu tetkik, hafıf ve nazik bir dest-i nevaziş-âşina ister. Korkarım ki, elim biraz ağırdır. Zira bu bir hayal ki, biraz dokunulsa, elde avuçta bir şey kalmayacak. Metrûk bir hayalden alınmış bozulmuş bir halka ...
Samipaşazade Sezai, Zeynep Kerman, Atatürk Kültür, Dil, ve Tarih Yüksek Kurumu (Turkey).,
2003
6
Edebiyatçılarımız ve Türk edebiyatı - Sayfa 193
Mizacım -asabi, teessürüm şedit, kalbim rakik ve intikalim gibi infialim de seri olduğundan o şefkatli ve faziletli baba ve ana, beni lütuf ve nevaziş ile büyütmeğe çalışmışlardır. Tahsil bahrinde benim söyliyecek sözüm olmadığından sözü, üstat ...
Mehmet Behçet Yazar,
1938
7
Ebū Ḥayyān, Kitābu'l-Idrāk li lisāni'l-Etrāk: fiil : ... - Sayfa 564
... "kollarla sarıp göğüs üzerine bastırmak; kucağına almak, kucağında taşımak; içine almak ve çepeçevre sarmak" (TüSl. 921); Az.Tü. gucakla- "nevaziş ve mehribanlıg elameti olarag birini golları arasına alıp döşüne basmag, aguşuna 564 III.
8
I. Uluslararası Oğuzlardan Osmanlıya Diyarbakır ... - Sayfa 486
, hayli beğendi ve bendeye (tercümana-Ş.M.) çok nevaziş ve ihsan etti». 34 Bu örnek Akkoyunlu devletinde dil ile ilgili durumu gayet güzel sergiliyor. Hatta entelektüel çevrelerin düşüncesine göre Farça bilmek henüz okur ...
Kenan Ziya Taş, Ahmet Kankal,
2004
9
Fatma Aliye Hanım: yahut, Bir Muharrire-i Osmaniyenin neşeti - Sayfa 92
... nevaziş: okşama. nevsal: genç, taze, küçük. nisvan-ı fazıla: faziletli kadınlar. nisvan-ı İslâm: müslüman kadınlar. nisvan: kadınlar. nuhustin: ilk, birinci. nur-ı ayn: pek sevgili kimse. (en çok evlat için kullanılır.) Osmanlıların Avrupalılara, özellikle ...
Ahmet Mithat, Lynda Goodsell Blake, Müge Galin,
1998
10
Abdülhak Hâmid'in mektupları - 2. cilt - Sayfa 602
Hele benim kendilerinden gördüğüm nevaziş ve iltifatlar hiç bir vakitte hâtır-ı hazinimden ve lisan-ı mehmedetimden çıkmayacaktır. Fâniler dünyada nâmdan başka bir şey bırakamazlar. İyi nâm bırakmak bir insan için en büyük muvaffakiyettir.
Abdülhak Hâmit, İnci Enginün,
1995