WAS BEDEUTET PODÖSÜET AUF TÜRKISCH
Hier klicken,
um die ursprüngliche Definition von «podösüet» auf Türkisch zu sehen.
Hier klicken,
um die automatische Übersetzung der Definition auf Deutsch zu sehen.
Definition von podösüet im Wörterbuch Türkisch
podösuet Eine Art von weichen, dünnen Haufen aus Leder, Wildleder. Dies wurde getan. podösüet Yumuşak, yüzü ince havlı bir tür deri, süet. / Bu deriden yapılmış olan.
Hier klicken,
um die ursprüngliche Definition von «podösüet» auf Türkisch zu sehen.
Hier klicken,
um die automatische Übersetzung der Definition auf Deutsch zu sehen.
10 BÜCHER, DIE MIT «PODÖSÜET» IM ZUSAMMENHANG STEHEN
Entdecke den Gebrauch von
podösüet in der folgenden bibliographischen Auswahl. Bücher, die mit
podösüet im Zusammenhang stehen und kurze Auszüge derselben, um seinen Gebrauch in der Literatur kontextbezogen darzustellen.
1
Serseri standartları sempozyumu - Sayfa 87
Podösüet eldivenlerini çıkart Asaf, anlıyorum bu şekilde yemleme senin tezadın ama yapma, ürkütme güvercinleri. Sen bir meyvesin, ağacın âlem ve bir denizde eriyorsun, ben ötekide... in masanın üzerinden çıkar üzerindeki örtüyü at bir ...
2
Bütün eserleri - 7. cilt - Sayfa 195
Fevkalâde şık bir lâcivert elbise, cebinde bej renginde podösüet eldivenler... O şık, o çapkın diplomat, o, 68 yaşında 18 yaşındaki kızları büyüleyecek tığ gibi ihtiyar. Ötede dedesi, babası, amcası: On sekizinci asır Türkleri. Geniş alınlı, değirmi ...
3
Asaf Hâlet Çelebi kitabı - Sayfa 225
Ayaklarında yandan düğmeli botlar var. Podösüet eldivenler nargilesinin marhucunu tutuyor. Bazen cebinden soft skin'in içinden bir cigara kağıdı çekiyor ve parmakları ile alt tarafı ince, yukarı tarafı kalın düdük gibi bir cigara sarmaya başlıyor.
Hüseyin Su, İlyas Dirin, Şaban Özdemir, 2003
4
Gurbet hikâyeleri ; Yeraltında dünya var - Sayfa 303
Şu var ki, yüksek ve rutubetsiz ovalara mahsus gecelerdendi; karanlığı podösüet deri gibi tüylü ve yumuşak, aynı zamanda yeni kaynamış zift gibi gri pırıltılı hoş bir şeydi. Dışarıya çıkınca lambamı yakmazsam yıldızların ışığında rahat rahat ...
5
Beyoğlu: dünden bugüne - Sayfa 49
Beyaz "podösüet" (peau de suede) eldivenler, tango iskarpinleri ve siyah ipekten drapeli elbiseler giyer, balerin olduğu söylenir ve Rejans'a her gelişinde gümüş düğmeli yelek ceplerinde kıl inceliğinde altın çerceveli "monokl" bulunduran, ...
6
Türkçenin meseleleri hakkında - Sayfa 12
Hele ecnebî isimlerini veya terkiplerini şimdiki phonetique'e göre yazma itiyadını artık terketmek icap eder. Meselâ Auguste Comte'u Ogüst Kont veya peau de suede'i, — ne Türkçe ne Fransızca olan, — podösüet gibi yazmak pek mânasızdır.
7
Sait Faik bütün eserleri - 4. cilt - Sayfa 219
Griler giymiş, mahcup, çekingen; ayaklarında podösüet ayakkabılar, saçı itina ile taralı bir şöför... Şampanya içiyor... Garson çiçek bozuğu, ağzının sağ yanı şişmiş, sanki suratına her akşam bir yumruk yiyor herif. Yukarıki laf ona söyleniyor, ...
8
Boğaziçi şıngır mıngır - Sayfa 259
Bundan önce de, beyaz ve uzun podösüet eldivenlerini geçirmiştir. Şemsiyenin dantelaları arasından fındık büyüklüğünde tek taş pırlanta küpeler yanıp sönüyordur. Dikkat, dikkat! Sandallar Dereye girdi, girecek. A Az biraz sonra köprüyü ...
9
Harp zengininin gelini - Sayfa 166
Ben açayim mi ? — Neyi?... Ne söyliyorsun Allah açkina? Suat, podösüet bir tirnak parlatacak ile tirnak- larmi cilâlarken maksadini izah ediyordu: — Kadm sözü, onu daha ziyade interesé etmezmi? — Dur acele etme; evvelâ bir gidip bakahm.
A. Sermet Muhtar Alus, 1934
10
Eski İstanbul'un (yaşayan) tadı - Sayfa 32
Bir de çok genç, çok güzel bir kadın vardır aralarında ki ressamlar onu "tualde zaptetmek" için yanşır; Rusya'dan gelmiştir, beyaz "podösüet" (peau de suede) eldivenler, tango iskarpinleri ve siyah ipekten "drape"li elbiseler giyer, balerin ...
