WHAT DOES HASATÇI MEAN IN TURKISH?
Click to
see the original definition of «hasatçı» in the Turkish dictionary.
Click to
see the automatic translation of the definition in English.
Definition of hasatçı in the Turkish dictionary
harvester A person dealing with lifting, collecting, harvesting crops. hasatçı Ürün kaldırma, toplama, ekin biçme işi ile uğraşan kimse.
Click to
see the original definition of «hasatçı» in the Turkish dictionary.
Click to
see the automatic translation of the definition in English.
10 TURKISH BOOKS RELATING TO «HASATÇI»
Discover the use of
hasatçı in the following bibliographical selection. Books relating to
hasatçı and brief extracts from same to provide context of its use in Turkish literature.
1
İlk üretimciliğe geçiş evresinde Anadolu ve Güneydoğu ... - Sayfa 79
Bu bakımlardan akeramik Hacılar toplulukları çiftçi ve avcı, Aşıklı Höyük toplulukları büyük bir olasılıkla hasatçı ve sürücü, Can Hasan III toplulukları da çiftçi ve sürücü olarak kabul edilebilir. Can Hasan III toplulukları bu durumlarıyla karma ...
2
Sevdikleri Kadardır İnsan
Yabalarını ellerine alan hasatçılar için efil efil esen güney yeliyle taneyi sap ve samandan ayıracak en uygun zamanın geldiğinin işaretiydi bu. Hoyuğu gören bütün hasatçılar, harmana koşarlardı. Daha ağır olan taneler hasatçıların hemen ...
Enver Gökçe. 19091946 (Saffet Korkut için) Bir Saffet Hoca vardı dost bağında Hürriyet yoktu sağlığında Güngeldi gitti incecikken Yiğitken, güzelken, gencecikken. Şimdi ne kadar dost varsa arkasında Hasatçı, öğrenci, öğretmen Ne kadar ...
4
Kuran Hiç Tükenmeyen Mucize: Kuran Mucizeleri - Sayfa 175
Yaprakları terzi gibi kesip biçen karıncalardan, çöl karıncalarına, ziraatçilik yapan hasatçı karıncalara kadar her tür, ayrı ve mükemmel özelliklere sahiptir. Karıncaların ve diğer canlı-cansız varlıkların tümünün ortak yanı Allah”ın sanatının ...
Kuran Araştırmaları Grubu, 2005
5
Değirmenimden Mektuplar:
Hasat toplarken, demetlerini erkenden düğümlemek için başkalarından avuç avuçekin çalan hasatçı Babet'yi gördüm. Dolap çevirmesiniiyi bilen üstatGrapasi'yi gördüm. Kuyusunun suyunu pahalıya satan Dauphine'i gördüm. Başında takkesi ...
Yani ötekileri seyrederken ben dedansetmiş olurum. Otlarınarasına uzanmış,uzaktanüç hasatçıyı seyreden bir İngiliz şairinbirsözü vardır: “Dördüncü bir hasatçı var, o da benim.”79 Aklıma geldiği gibi aktardığım bu düşünceler, bugün.
Hasatçı, öğrenci, öğretmen... Ne kadar gül varsa toprağımızda... Daldırma gül, ak gül, gonca gül... Ne kadar sevgili varsa arkasında... Tiyatro, iş, kitap, şiir, marş... Yanar, yanar, ağlaşır cümlesi... Çoban ateşi hatırasında...» «Gavur, Müslüman ...
8
Çağdaş Türk edebiyatı: Meşrutiyet dönemi - Sayfa 271
... hasat zamanı küçük büyük toprak sahiplerinin yetişmiş ürününü çabucak kaldırmak için götürü ücretle tuttukları hasatçı ırgatlar, ortakçılar, bağ bozumunda, üzüm ve incir kurutma işlerinde kullanılan işçiler, zeytin, palamut işçileri, sürü sahibi ...
9
Siyasal Bilgiler Fakultesi Dergisi - 11. cilt - Sayfa 26
... ekimi ile diğer taraftan pamuk, pancar, meyva ve sebze ziraatını mukayese etmek mümkündür. Buğday ziraatı bugün Kuzey Amerika gibî bölgelerde tamamiyle makineleşmiştir ve hasat zamanında buğday bölgesini dolaşan büyük hasatçı ...
Ankara Üniversitesi. Siyasal Bilgiler Fakültesi
10
Ata Atacanov'un şiirleri - 2. cilt - Sayfa 984
-maağa, 432 y. -masadız, 254 y. -yaa, 182 y. -yaan, 36, 398 yığcamlat-: Hızlandırmak, çabuklaştırmak. y. -(d)yaan, 472 yığım: Hasat mevsimi. y. -a, 396 yığımçı: Hasat kaldıran, ürün toplayan, hasatçı. y. ,394 y. -mı, 124 yığır-: Eğmek, bükmek. y.
