Significado de "tahtalaşmak" en el diccionario de turco

PRONUNCIACIÓN DE TAHTALAŞMAK EN TURCO

tahtalaşmak

QUÉ SIGNIFICA TAHTALAŞMAK EN TURCO

definición de tahtalaşmak en el diccionario turco

para llegar al tablero

tahtalaşmak Tahta durumuna gelmek.

TRADUCCIÓN DE TAHTALAŞMAK

Conoce la traducción de tahtalaşmak a 25 idiomas con nuestro traductor multilingüe.

Las traducciones de tahtalaşmak presentadas en esta sección han sido obtenidas mediante traducción automática estadística a partir del idioma turco.

• Traductor turco - chino: tahtalaş到
• Traductor turco - español: tahtalaş a
• Traductor turco - inglés: tahtalaş to
• Traductor turco - hindi: tahtalaş को
• Traductor turco - árabe: tahtalaş ل
• Traductor turco - ruso: tahtalaş в
• Traductor turco - portugués: tahtalaş para
• Traductor turco - bengalí: tahtalaş করতে
• Traductor turco - francés: tahtalaş à
• Traductor turco - malayo: untuk tahtalaş
• Traductor turco - alemán: tahtalaş zu
• Traductor turco - japonés: tahtalaşへ
• Traductor turco - coreano: tahtalaş 에
• Traductor turco - javanés: kanggo tahtalaş
• Traductor turco - vietnamita: tahtalaş để
• Traductor turco - tamil: tahtalaş செய்ய
• Traductor turco - maratí: tahtalaş करण्यासाठी
• turco: tahtalaşmak
• Traductor turco - italiano: tahtalaş a
• Traductor turco - polaco: tahtalaş do
• Traductor turco - ucraniano: tahtalaş в
• Traductor turco - rumano: tahtalaș la
• Traductor turco - griego: tahtalaş να
• Traductor turco - afrikáans: tahtalaş om
• Traductor turco - sueco: tahtalaş till
• Traductor turco - noruego: tahtalaş til

9 LIBROS DEL TURCO RELACIONADOS CON «TAHTALAŞMAK»

Descubre el uso de tahtalaşmak en la siguiente selección bibliográfica. Libros relacionados con tahtalaşmak y pequeños extractos de los mismos para contextualizar su uso en la literatura.

Boğaziçi yakından - Sayfa 51

Sandalının içinde sandalcı, — kolları uzadıkça tahtalaşmış, ayakları yerine o eşaslı elleri ile, fakat arka arka yürüyen— garip bir su Santoruna benziyor. Yalıların en tabiî ve en lüzumlu gezinti vasıtası, sandallar. Sade yalıların mı? Boğaziçinde ...

Ruşen Eşref Ünaydın, 1938

Türkistanlı bir Türk boyu Kürtler: Kürtlerʼin ... - Sayfa 18

Halen Anadolu ve Azerbaycan ağızlarında "kışın insanı, hayvanı ve kızağı batırmaz derecede sert, tahtalaşmış kar yığını anlamında kurtuk ve kürtün kelimeleri vardır."19 Dr. Mahmut Çapar eserinin başında aynı bilgiyi verir.20 Kürtler'in ...

Aydın Taneri, 1983

Yazılar - 16. cilt - Sayfa 347

Benim bir çeşit Ali Baba mağarası gibi düşündüğüm, içinde geçmiş, uzak günlerin tahtalaşmış, camlaşmış, aynalaşmış, kumaşlaşmış izlerine rastlayacağımı umduğum Bedesten'in adı bile Bedesten değilmiş meğer. Geniş ve büyük bir ...

Nâzım Hikmet, ‎Güven Turan, 2002

Kürtler: Kürtlerin kökeni-siyasi, sosyal ve kültürel hayatları - Sayfa 27

Halen Ana- 0 dolu ve Azerbaycan ağızlarında "kışın insanı, hayvanı ve ^ kızağı batırmaz derecede sert, tahtalaşmış kar yığını anlamında kurtuk ve kürtün kelimeleri vardır. 19 Doç. Dr. Mehmet Eröz ve Dr. Mahmut Çapar'da eser- 2 lerinin ...

Aydın Taneri, 1976

Drina'da son gün - Sayfa 159

Hattâ kaderine razı olmuş insanların suskunluğu içinde ağladığını göstermek istemeyen bir çocuk gibi başını tahtalaşmış göğsüne doğru büsbütün eğdi. Komutan derin bir nefes aldı. — Düşününüz bayan Mitza, size zararı dokunabilecek bu ...

Faik Baysal, 1972

Doğu aşiretleri ve emperyalizm - Sayfa 11

Kışın insam, hayvanı ve kızağı batırmaz derecede sert, tahtalaşmış kar yığını anlamına kullanılan «Kur- tuk» (Ahıska, Artvin, Çorum, Kırşehir), «Kürtük,» (Kars Erzurum, Erzincan, Sivas, Amasya, Malatya, Diyarbakır, Bitlis, Hakkari) ve «Kürtün» ...

Mahmut Rişvanoğlu, 1992

Kirmizi yel: Hikâyeler - Sayfa 37

Yuvarlak sel taşları ile, tahtalaşmış göğsünü gürp-gürp doğuyor, bu ses, göğe ağan ağıtlarını besliyordu. — Allah allah, dedi. Gel de gör halımızı! Gör ki arkamıza Ağa geçmiş, önümüze Fırat... Başımızın pamuğu zatan yanık!. Sustu bir süre.

Osman Şahin, 1971

Mapushane Çeşmesi - Sayfa 111

Tahtalaşmış göğsünün beyaz kıllarını yolarcasına düğmelerini çözdüler. Meydana çıkan kaburgalarının arasında, yüreğinin çarpışı fark ediliyordu. Ama ihtiyarın bakışları umut verici değildi. Gözleri taş kesilmişti. Dudaklarının, yüzünün rengi ...

Adnan Veli, 1973

Yayla kizi - Sayfa 136

Bakar köre, dinler sağıra, yürür kötürüme dönmüştü. Kafası oğulduyor, gözleri kıvılcımlaşıyor, kulakları ağırlaşıyordu. Beş duygusu da tahtalaşmış gibiydi. Yalnız altıncı duygusu işliyordu. Tepebaşındaki Bristol oteli nerede, Kılıçlar köyü, Yayla, ...

Aka Gündüz, 1940