BUKU BASA TURKI KAKAIT KARO «AĞARIK»
Temukaké kagunané saka
ağarık ing pilihan bibliografi iki. Buku kang kakait dening
ağarık lan pethikan cekak kang padha kanggo nyediyakaké panggunané ing sastra Basa Turki.
1
Sabah olmasın: Roman - Sayfa 29
Taşıdık ya! Komşular yardım ettiler, ne var ne yok içeri aldık.. Keseri vurdu, çivi ağır ağır duvara battı. İpin ucunu sardı, düğümledi. — Oldu işte! Kararttı mı evin içini? Sandalyadan bakıyordu. Kemal'in saçları toz toprakla dolmuştu. Ağarık ağarık ...
2
Haçin: roman - Sayfa 29
Bir elini paltosunun cebine sokmuş, palto eski püskü, ağarık. öteki elinde kalın bir sopa. Baston gibi yere bastırıyor sopayı yürürken. Gözlerini kısmış, dişleri görünüyor. Gülüyor mu, ağlıyor mu belli değil. Arkada kara mantolu, başı kukuletalı bir ...
3
Antakya ağzı: dilbilgisi ve sözlük - Sayfa 38
(2) Düğün yapılacak köye komşu köylerden gelen konukları, aralarında bölüşerek ağırlayan, köyün hali vakti yerinde sakinleri. : Beyazlaşmış, rengi uçmuş. "Gine bu ağarık yakalıyı mı giyiniksin? Gören de başka göyneğin kalmayık beller.
4
Türkiye Türkçesinde niteleme sıfatları: örnekli niteleme ... - Sayfa 142
... su başlarıyla, enginliğiyle ova başlıyordu A.H. Tanpınar, Beş Şehir, s. 8 ağaçlıklı Burası şehrin en iyi semtlerinden birinde ve ağaçlıklı, sakın bir sokakta idi T. Buğra ağarık Kırk yaşını aşmış, şakakları ağarık, uysal, eğik T.Dursun K. 142 yard.
5
The Romance between Greece and the East - Sayfa 277
In the drama, S ̄agarik ̄a has been saved from a shipwreck and has entered the service of King Udayana, but in reality she is princess Ratn ̄aval ̄ı, who had been married to King Udayana just before the shipwreck; cf. Nariman, Williams ...
Tim Whitmarsh, Stuart Thomson,
2013
6
Kayseri ağzı: Sözcükler - Sayfa 97
'açma makarna Hamuru yufka kalınlığında açılarak yapılan ve küçük kareler biçiminde kesilen ev makarnası. 'adamsavı "ademsavı" Adama benzer, adam gibi. (Aşağısamak, onur kırmak amacıyle kullanılır.) 'adıyaman Badem. 'ağarık Ağartı ...
7
Geçti akşam suları: ben unutmadan, 2 - Sayfa 244
Biz, bunları hep görüyorduk: Fatma'yı, dereyi, yaşananlara karşı hınçla yıkanan çamaşırları, gökyüzünde bağırarak hızla gelip geçen bir atmaca yavrusunu, obje önünde hafifçe salınan kırmızıları ağarık gelincikleri ve sıcağın kasıtla ...
Tarık Dursun K., Ferruh Doğan,
1997
Bunların hepsine birden ağarık, aarık veya ağaran denir. Yö- rüklerin bir çok ihtiyacını karşılar. Kapalı bir ekonomi bile bu sayede mümkün olabilir1. ı Dinar Türkmenleri onun içine "El içine oğlansız, Yaz gününe ağaransız Gış gününe yorgansu ...
9
Kopuk takımı: roman - Sayfa 219
Ölmem. Kemal yüzünü buruşturdu. — Sen ordaki o ağır işlere dayanabilirsen, ölmezsin.. Dayanamazsan, şırp diye ölürsün. — Dayanırım, ya'u ! — Görürüz... — Görürüz lan! Garın ışıkları çaprazlamasına düşüyordu. Soğuk, ağarık ışıklardı.
10
Oğuz geleneği çerçevesinde tarihten günümüze Karakeçililer
Alaycıkın nasıl yapıldığı anlatılırken, Türkistan ve Özbek diyarı ile Horasan'daki evlerle benzerlik kurularak, tozluk (turluk), alık, ağarık gibi göçer aşirete muhsus eşyalar hakkında bilgi verilir.2 Elbette ki, "Karakeçili Aşireti adlı eserde asıl mühim ...
İsmail Özçelik, Sıddık Çalık,
2003