APA TEGESÉ ALELÂCAYIP ING BASA TURKI?
Definisi saka alelâcayip ing bausastra Basa Turki
Iku kabeh aneh banget, aneh, aneh, beda.
BUKU BASA TURKI KAKAIT KARO «ALELÂCAYIP»
Temukaké kagunané saka
alelâcayip ing pilihan bibliografi iki. Buku kang kakait dening
alelâcayip lan pethikan cekak kang padha kanggo nyediyakaké panggunané ing sastra Basa Turki.
1
Türkçe bilen aranıyor - Sayfa 817
alegori — Bir fikri doğrudan doğruya söylemeyip mecaz yolu ile anlatan sanat eseri. alelâcayip— Çok acayip, bambaşka. (Adamın alelâcayip bir Türkçe'si var.) alelâde — Her zaman görülen, bayağı, sıradan. (Alelâde bir kitap.) âlem — Bu ...
2
Türk folklor araştırmaları - 3. cilt - Sayfa 845
Ihtiyar: Ben seni çagirmadim, diyor. Arap: Benim adim Oh'tur, diyor. Nereye gidiyorsunuz ? — El bilmez marifet alelâcayip oyun*i ögrenmege gidiyoruz. □ — Onun ustasi benim. Sen oglunü bure- ya birak, bir hafta sonra gel. Yine béni ça- gir.
3
Şahidlerin Dilinden Bediüzzaman:
“Yunanistan kaza vekaderin pençesindedir, bir maymunun bile alelacâyip bir rol oynadığı bir kaza ve kader dramında eşhas zebundur. Venizelos, Kral, hepsi alınlarınınkara yazısıneiseöyle hareket ediyorlar.” (Eğil Dağlar, Kral Sahnesi).
4
Eğil Dağlar - Sayfa 118
Yanıltma. 547 tedricî. Yavaş yavaş olan. M8 alelâcayip. Tuhaf. 549 müstehziyane. Alay yollu. 550 mevâdd-ı ibtidâiyye. İlkel, belirli bir seviye kazanmamış madde. ssı ewel-be-ewel. Her şeyden evvel. 552 hakayık. Hakikatler, gerçekler. 553 118 ...
5
Değirmen ; Dağlar ve rüzgâr - Sayfa 92
Gözlerinde yaş yerine alelâcayip bir parıltı vardı. Yavaş yavaş loş bir karanlığa dalan odaya alnından, gerilen ve birdenbire daha genişlemiş görünen alnından, beyazımtırak bir ışık yayılıyordu. Odanın aynı koyu lâcivert tülle örtülmeğe başlıyan ...
6
Perdeler: Roman - Sayfa 28
leri de alelâcayip insanlar. Dünya tersine döndü.. Artık hiçbir şeye şaşmamalı. Diye itirazlarda bulundu. Yemekten sonra odamızda yalnız kalmca Rızaya tekrar sordum: — Kararın kat'î mi? — Odamız tutulmuştur yavrum. İstersen bu akşam gL ...
Muazzez Tahsin Berkand,
1943
7
50 yılın Türk mizah ve karikatürü - Sayfa 174
Torik Necmi'nin bu sırada keyfine payan yoktu. Meşhedi'nin müstehziyane tebessümlerine dikkat etse kızacak, kavgaya tutuşacaktı. Fakat mağrur nazarları böyle bir şeyi sezmekten pek uzaktı. O şimdi, yalnız bu koskocaman, alelâcayip kuşun ...
Semih Balcıoğlu, Ferit Öngören,
1976
8
Masal olanlar - Sayfa 178
Şeşbeş derken, alelâcayip karaltılar, gölgeler, hayaletler belirir; bunlar gitgide kımıldanır ve canlanır. Yarasa gibi, bir aşağı, bir yukarı tayarana (uçuşa) başlar. Derhal, işgüzarın biri: - Amanın a dostlar, bizimkini gözlerimle gördüm. Akrep gibi ...
A. Sermet Muhtar Alus, Nuri Akbayar,
1997
9
Anadolu'dan Yeni Dünya'ya: Amerika'ya ilk göç eden ... - Sayfa 325
Korkma ulan, paranı dolandıracak değilim. Çifleştireceğim. Öte beri satarak bu garip patronun dediğini yaptım. Sarı lirayı beraberce alelâcayip bir kutunun içine attık. Bu çiftleştirme hikâyesinin bir dolandırıcılık usulü olduğunu biliyordum.
10
Sarniç [ve] Kayip araniyor - Sayfa 215
Alelâcayip bir salondu. Yine kocaman kocaman elli, kimi tarafları kalın, kimi tarafları pek ince delikanlılar melek gibi kızları öpüyorlardı. Nevin'in karanlıkta yanına oturduğu pek genç bir çocuk, birdenbire Nevin'in elini tuttu. Bütün oyun boyunca ...