BUKU BASA TURKI KAKAIT KARO «BAŞAKLANMAK»
Temukaké kagunané saka
başaklanmak ing pilihan bibliografi iki. Buku kang kakait dening
başaklanmak lan pethikan cekak kang padha kanggo nyediyakaké panggunané ing sastra Basa Turki.
1
Eski Türkçeden Eski Anadolu Türkçesine anlam değişmeleri - Sayfa 185
Ancak aynı zamanda (buğday için) 'başaklanmak' anlamında kullanılmaktadır. EUTS başlanmak Kaş. başlanmak; yönelmek; hayvan dağa doğru sürülmek; başaklanmak TS (buğday) başaklanmak başlık Kelimenin yapısını 1 baş' tan.
2
Resimli yeni ...: A-K: - Sayfa 91
(Etre qnitte-) Başak f.] Mezruaatta tanelerin olduğu kısım; ekin başı; sümbüle. [Epi-] Başakçı [t. s-] Orak zamanında dökülüp kalan başakları toplayan fakir. [Glattetir-] Başaklanma ] [t-m.J Ekin Başaklanmak J başak bağlama, bağlamak; başak ...
3
Büyük Menderes bölgesi - Sayfa 170
Büyük Menderes bölgesi ve civarında kışlık hububatın ekimden itibaren muhtelif fenolojik safhaları idrak etmesi için geçen ortalama gün sayısı incelendiğinde, sak teşekkülü ile başaklanma arasındaki müddet Sarayköy'ün doğusunda kalan ...
4
Yeni Türk lûgati - Sayfa 77
Başabaş [h] Tamamı tamamına, tastamam. Başak [i] Mezruatta tanelerin olduğu kısım, ekin- başı, sümbüle. Başakçı [i] Orak zamanında tarlada dökülüp kalan başakları toplayan fakir. Başaklanmak [t] E- i kin başak bağlamak, başak hâsıl etmek.
İbrahim Alâettin Gövsa,
1930
5
Azerbaycan Türkçesi sözlüğü - 2. cilt - Sayfa 1067
Başak hâline gelmek, başaklanmak. Sünbüllü sıf. Başağı bol ve iri olan. Süng is. far. Süng elemek Vannı yokunu ne varsa elinden çıkarmak, dağıtmak. Süng olmağ iflas etmek, varı yoku elinden çıkmak. Sünge çekmek bak. Süng elemek.
6
Türk dilinin etimoloji sözlüğü - Sayfa 76
Kâş. de: baş (baş, yara), başak (okun ucundaki sivri demir, temrem, ayakkabı), başaklamak (başak, demir uç takmak), başaklanmak (oka temren takılmak), başaklıg (başlı, temrenli), başarmak (kertik yapmak, kertiklemek), baş- gak (oyluk ...
İsmet Zeki Eyuboğlu,
1991
7
Divanü lûgat-it-Türk tercemesi - 4. cilt - Sayfa 74
[Rad. ; Caf., T. T., U., An. Ind., Man. ; Müh. ; td.]. III, 292-6 ; — dı III, 291-23, 292-2, 292-4 ; — r III, 292-6 ; baflan — = başlanmak ; yönelmek ; hayvan dağa doğru sürülmek ; başaklanmak. II, 238-22 ; — dı li, 238-17, 238-19, 238-21 ; — ur II. — 74.
Maḥmūd Kāshgarī, Besim Atalay,
1986
8
Resimli Türkçe sözlük - Sayfa 68
Tarlalarda, bağlarda dökülmüş ya da kalmış başakları toplayan kimse. başaklanmak (nsz) Başak bağlamak, başak tutmak. başaltı b. a. sp. I. Yağlı güreşte pehlivanların ayrıldığı beş dereceden ikincisi. 2. den. Gemilerde tayfa ve erlerin baş ...
Türk Dil Kurumu, Kemal Demiray, Muammer Bakr,
1977
9
Yeni yazım (imlâ) kılavuzu - Sayfa 70
... -ti basya baş başak Başak başakçı başaklanmak başaltı başarı başarmak başasistanlık başat başatlık başbakan başbakanlık başbakman başbuğ başçavuş başçavuşluk başçı başçık beşeski başgedikli baş göz etmek bukle bukran bulada ...
10
Kafkasya'dan Anadolu'ya Iğdır tarihi - Sayfa 165
Buğdaylar ise başaklanmak üzereydi. Sebzeler ve meyvalar olgunlaşıyordu. Bostan ve pamukların ikinci çapası yapılıyordu. Halk karınca gibi faaliyetteydi. Aras'ın sağında olduğu gibi solunda da umut dolu ekinlerin verimi göz kamaştırıyordu.