BUKU BASA TURKI KAKAIT KARO «FAÇETA»
Temukaké kagunané saka
façeta ing pilihan bibliografi iki. Buku kang kakait dening
façeta lan pethikan cekak kang padha kanggo nyediyakaké panggunané ing sastra Basa Turki.
1
Arkeoloji ve sanat - 24. cilt,106-111. sayılar - Sayfa 22
Façeta ağızlı çömlek parçası (Onhoroz): Kiremit rengi hamurlu, mineral ve az oranda kireç katkılı, iyi fınnlanmış, dış yüzey bej renk astarlı, iç yüzey, ağzın altından itibaren astarsız, açkılı, gövde üze- nnde kırmızı renk ile yapılmış bezeme ...
2
Bir Dinozorun Gezileri:
Ama oradakaldığı zaman,yaşambüsbütün renklenirdi. Nimet Arzık, şaşırtıcı, hem de çok şaşırtıcı bir kadındı. Annem Şefika, beklenmedik değişikyanları olan insanlar için “çok façetalı” derdi. “Façeta” elmasın tıraş edilen kısımlarına verilenadmış ...
3
Instanbul Üniversitesi Coğrafya Enstitüsü dergisi
Bu façetalı yamaçlar âdeta cetvel ile çizilmiş kadar düz bir hat boyunca doğuya doğru uzanır ve İznikin güneyinde de devam eder. Façeta şekli, çok yeni bir fay ile alâkalı olduğuna şüphe edilemiyecek kadar karakteristiktir ve henüz sellerle ...
İstanbul Üniversitesi. Deniz Bilimleri ve Coğrafya Enstitüsü,
1956
4
Atom Çocuklari - Sayfa 61
Gül Witt Dennis Witt. SÖYLE ARKADAŞIM Söyle arkadaşım, söyle! Batarya'ları susturacak kadar Bir Barkarol'da benim için söyle! Söyle ki Gali'ilerimiz batmadan, Dinletelim façeta güzellerine Ve çifte faküllü Medicilere. Çal arkadaşım çal!
Gül Witt, Dennis Witt,
2015
5
Bir dinozorun gezileri: yaşantı - Sayfa 52
Annem Şefika, beklenmedik değişik yanları olan insanlar için "çok façetalı" derdi. "Façeta" elmasın tıraş edilen kısımlarına verilen admış. Nimet Hanım da çok façetalıydı. Bir bakardınız, birini, acımasız bir ironiyle yerin dibine batırır, rezil ederdi.
6
Türkçedeki yabancı sözcükler sözlüğü - Sayfa 114
2) döverek, hırpalayarak görünüşünü, kılığını bozmak. façeta a. İt. elmasın yontulmuş yüzlerinden her biri. eş. faseta. façetalı s. İt. T. 1 üzerinde façetaları bulunan, yontulmuş olan (elmas). 2 üzerinde çentikler oluşan (çakıl vb.). façuna a. It. den.
7
Türkisch-deutsches Wörterbuch - Sayfa 367
façeta 367 fakir faça 1); ~ edip durmak (od. edip eglenmek) naut. beidrehen bzw. beigedreht liegen ~ etmek naut. I. das Toppsegel backholen 2. bei-drehen, -legen; backen (Schiff) 3. backkommen (Segel) ~ -ya gelmek (b-le) V treffen, ...
8
Lectiuni de anatomie practica - Sayfa 92
ImpingeÇï rotula înäuntru, cu vêrful degetelor în lungul margine! sale externe, exploraÇi marginea si jumëtate din façeta externä a trocleeï, ast-fel descoperitä ; repetaÇÏ acelasï lucru înäuntru, veÇf simri însa mai puÇin marginea internä a ...
9
Eski zamanlarda İstanbul hayatı - 15. kitap - Sayfa 247
İstitrat-1090 [1679] tarihinde Eğrikapı'da arayıcının502 biri mezbeleyi karıştırırken yuvarlak bir taş bulur ve bir kaşıkçıya götürüp üç kaşık ile trampa eder. 501 faseta yahut façeta: Elmasın yontulmuş yüzeylerinden her biri. (TS) 502 arayıcı: ...
Ali Rıza Balıkhane Nazırı, Ali Şükrü Çoruk,
2001
10
İmlâ kılavuzu - Sayfa 105
fa fakülte farenjit faal,-li fal fárfara faaliyet falaka farfaraci fabl falan farfarauk,-gi fabrika falanca tarima fabrikaci falan festeltiz fanroak fabrikasyon falan fesmekân farig fabrikatör falan filan farika facia falci faril faça falcilik,-gi Farisî façeta fálcete ...