BUKU BASA TURKI KAKAIT KARO «TEVERRÜM ETMEK»
Temukaké kagunané saka
teverrüm etmek ing pilihan bibliografi iki. Buku kang kakait dening
teverrüm etmek lan pethikan cekak kang padha kanggo nyediyakaké panggunané ing sastra Basa Turki.
1
Dil kılavuzu - Sayfa 550
do- Öum" tevellüt dogma", dogum0 tevellüt etmek dogmak" tevellütlü dogumlu" levem es", ¡kiz° teverrüm verem olma" teverrüm etmek verem olmak° tevessü, -ü genijleme0, yayilma" tevessü etmek genislemek", yayil- mak° tevessül girisme" ...
KARAGÖZ — Evet, teverrüm" ederim. HACİVAT — İsmi şuma çiest62? KARAGÖZ — İspir'i kim dövdü? Ulan, bana iftira etme! HACİVAT — Canım, nasıl İspir'i? KARAGÖZ — İspir'i döven teres, diyorsun. HACİVAT — Ben sana İspir'i dövmüşler ...
3
Ahmed Avni Konuk: görünmeyen umman - Sayfa 483
temâdî etmek: artmak temâyül: eğilim temdid etmek: uzatmak tenâsüh: reenkarnasyon, ruh göçü tenevvü' etmek: ... tevcih buyurmak: lütfetmek, vermek tevcîhen: yüz dönerek, bakarak tevdi etmek: vermek, emanet etmek teverrüm etmek: ...
4
Türkçe sorunları kılavuzu - Sayfa 218
tevcih - tırabzan tevcih [etmek] (İ uzun) <tevcihten tevdi [etmek] <tevdie <tevdii, tevdiat <tevdiattan, tevdiatta bulunmak teveccüh [etmek, göstermek] <teveccüh- ten tevehhüm tevellüt <tevellüde <tevellüdü <tevellüt- ten teverrüm [etmek] tevessü ...
5
Eşref'ten hicviyeler - Sayfa 45
Fart-ı sıklet: ağırlıgm fazlalığı. 77. Kaadir olmak: gücü yetmek. Ebkemiyyet: dilsizlik. 78, Libye: sakal. Fevt olmak: ölmek. Samh İzzet: mabeyinci Arap Ízzet. 79, Hâlet: hâl. 80. Teverrüm etmek: vereme yakalanmak. Kaamet: boy. U'cûbe: рek acaip ...
Eşref, Cevdet Kudret, 1955
6
Kurtuluş Savaşı'nda Bursa - 1. cilt - Sayfa 687
Ertesi gün sabahleyin Müdüriyete gittik. Çocuk hasta, yara b.ere içinde Eskişehir'e nef edilmiş [sürgün edilmiş], geriye döndük. Anası İstanbul'a müracaat etti. Çocuk Eskişehir'de hastalanmış, doktorlar muayene etmiş, teverrüm etmiş diye ...
7
Hikâyeciliğimizin 100. yılında yüz örnek - Sayfa 102
emiyeti dâiresine tahsis olunan yeni eşlere hemen sevda ihsas etmek gayretine düştüler : Gök mâî ... Evet, Zevrâk teverrüm etti, hiç bir şey değil, teverrüm etti; ne ya- nındakine, ne kafesin bir tarafından göıünen semâya, hattâ ...
Zeynep Kerman, Sadık K. Tural, M. Kayahan Özgül, 1987
8
Türkisch-deutsches Wörterbuch - Sayfa 1211
Geschwulst, Beule/, Tumor m 3. tuberkulosekrank, schwindsüchtig Zu 3: ~ bir kiz ein an Tuberkulose erkranktes Mädchen ~ dutu s. piyan (III); ~ olmak die Tuberkulose (Schwindsucht) haben bzw. bekommen *teverrüm etmek ~ oru s.
9
Mehmet Celal'in hikâye ve romanları - Sayfa 49
Birdenbire orada ta önüme sararmış, solmuş, teverrüm etmiş bir yaprak düştü, rüzgara karşı titreyen bir yaprak o kadar ıslanmış, o kadar ıslanmış ki. "(1) Ona bu halinin sebeni sorar. Yaprak anlatır. Ağacın karşısındaki iki ailenin bir kızı ile oğlu ...
10
1921-1953: i.e. Bin dokuz yüz yirmi birden bin dokuz yüz ... - Sayfa 185
Filan zat teverrüm ediyor, Koch basilinin etrafta mevcudiyetinden ziyade, kendi ciğerleri müstaiti teverrüm olduğu için. Binaenaleyh, arızaî maraz hekimi hiç olmazsa sebebi maraz kadar işgal etmek iktiza eder. Eğer hekim hastanın istidadı ...
Behçet Sabit Erduran, 1954
