터키어에서 MÜŞABIH 의 뜻은 무엇인가요?
터키어 사전에서 «müşabih» 의
원래 정의 보기를 원하면 클릭하세요
한국어 사전에서
자동 번역 보기를 원하면 클릭하세요
터키어 사전에서 müşabih 의 정의
유사한 유사성, 유사성. müşabih Aralarında benzerlik olan, benzer, benzeş.
터키어 사전에서 «müşabih» 의
원래 정의 보기를 원하면 클릭하세요
한국어 사전에서
자동 번역 보기를 원하면 클릭하세요
«MÜŞABIH» 관련 터키어 책
다음 도서 목록 항목에서
müşabih 의 용법을 확인하세요.
müşabih 에 관련된 책과 해당 책의 짧은 발췌문을 통해 터키어 서적에서 단어가 사용되는 맥락을 제공합니다.
1
Tarih dergisi - 6-7. ciltler - Sayfa 36
Müşabih F.2Aı‹‹:ß Defter-i Iâlezar-ı 'İstanbuPda Müşabih isimli bir lâle yoktur. Lâkin Şeyh Efendi'ye âid Müşabih-i zişan ile Müşabih-i Pabuçcu; Vefalı Mehmed Bey'e mahsus Müşabih-i feyz, Osman Efendi'nin yetişdirdiği Müşabih-i ...
İstanbul Üniversitesi. Edebiyat Fakültesi, 1954
2
Felsefe dersleri - Sayfa 240
Hâlbuki burada yalnız müşâbehetten müşâbih istintâc edebilir, çünkü ifâde ettiğimiz hâl-i husûsî, muhâkememizi istinâd ettirdiğimiz husûsî hâle yâhud daha doğrusu mücerred hâle az çok muhâliftir. Bain diyor ki, "Mümâselete istinâd eden bir ...
Ziya Gökalp, Erdoğan Erbay, Ali Utku, 2006
3
Hulâsat'ül beyân fî tefsîr'il Kur'an - 4. cilt - Sayfa 1492
zer, fakat lezzette müşâbih değillerdir. Bazılarının yapraklarında müşâbehet Vardır, bazılarında asla müşâbehet yoktur. Bazılarının ağaçları birbirine müşâbih olur, meyvalar müşâbih olmaz. İşte buna işaret için Vâcip Tealâ müşâbih ve gayrı ...
Mehmed Vehbī (Hoca), 1967
4
Prof. Dr. Umay Günay armağanı - Sayfa 267
D.1988: 644, 649 müşâbih-i feyz A. 1954a: 36 müşâbih-l hân-zâde A 1 954b: 124 müşâbih-i kızıl kırlangıç A.1954a: 36 müşâbih-i pâbuçcu A. 1954a: 36 müşâbih-i şevk A. 1954b: 124 müşâbih-i yeni dünyâ A. 1954a: 36 müşâbih-i zi-şân A.
Özkul Çobanoğlu, Metin Özarslan, 1996
5
Meclisi Mebusan zabıt ceridesi - 3. sayı,2. cilt - Sayfa 98
Kanunu Ticaretin o maddesinin tatbik edilecek bir mahalli varsa işte burasıdır. Binanenaleyh poliçe ve poliçeye müşabih olan emre muharrer senedattan dolayı mahkûm olan bir şahsa gönderilecek ihbarnamede ne sekiz gün ve ne 24 saat bir ...
Turkey. Meclis-i Mebusan, 1991
6
Taziye Risalesi: - Sayfa 64
Âl-i İmrân Sûresi, 3:173. habbe: dane, to- müşabih: benzer hayat şartları hum hadsiz: sınırsız katre: damla lisan-ı hâl: hâl ve beden dili nebat: bitki nebatat: bitkiler nev': tür nihayetsiz: son- suz tekeffül etmek: kefil olmak yâd etmek/ yâda ...
Bediüzzaman Said Nursi, 2011
7
Medrese-i Yusufiye Risalesi: - Sayfa 123
Ve herkesin yadına getiriyorlar ki, bütün şerait-i hayatiyetlerini tekeffül eden öyle bir vekilleri var ki, birbirine benzeyen ve maddeleri bir olan yumurtalar ve birbirinin misli gibi katreler ve birbirinin aynı gibi habbeler ve birbirine müşabih ...
Bediüzzaman Said Nursi, 2011
8
Medenî hukuk ordinariüs profesörü A. Samim Gönensay'a ... - Sayfa 222
Tabiat ilminde ve tabiat felsefesinde bu keyfiyete tamamen müvazi ve müşabih, daha doğrusu buna makis bir tefekkür tarzı ile de karşılaşmaktayız. O da şudur: - Her şeyde tekerrür ve her şeyin esasım teşkil eden, eşyada vuku bulan bütün ...
Istanbul üniversitesi. Hukuk fakültesi, Samin Gönensay, 1955
9
Sana benzer güzel olmaz: divan şiirinde nazire - Sayfa 13
Kelimenin sözlük anlamı başlıca sözlüklerde "Bir şeye benzemek üzere yapılan şey, örnek, misi, karşılık" (Şemseddin Sami 1317: 1464; Bahâeddin 1330: 1115), "Başka nesneye müşabih ve mümasil olan nesne" (Hüseyin Remzî 1304: 2/486), ...
10
Yeni Türk lûgati - Sayfa 88
Benzemek [f] Birşeye müşabih ve mümasil olmak. Benzetme -[i ] Benzetmek fili, teşpih, temsil. [s] Taklit, teşpih ve tanzir suretile yapılmış olan. Benzetmek [f] Birşeyi diğer bir şeye müşabih etmek, teşpih ve temsil etmek. Taklit ve tanzir etmek, ...
İbrahim Alâettin Gövsa, 1930
«MÜŞABIH» 단어를 포함하는 뉴스 기사
다음 뉴스 기사의 맥락에서 국내 및 국제 언론이 말하는 내용 및
müşabih 단어를 사용하는 방법을 알아보세요.
Bediüzzaman'ın yeni tasvir yaklaşımlarına örnek:Ayet'ül Kübra Risalesi
Buna karşın, Bediüzzaman: “Âlem-i şehadete suretiyle ve âlem-i gayba manasıyla müşabih ve ikisinin mabeyninde bir berzah olan âlem-i misal o muammayı ... «Risale Haber.com, 4월 15»
Takvaya karşı israf: Hangi İslam?
Ahz [edinmekte] ve tenâvülde [tüketmede, yiyip içmede] bana müşabih [benzer] ve mümasil [eşit, denk] değilsin. Bir lokma tenâvülü [bir lokma yemek] sana ... «Zaman Gazetesi, 11월 14»
Hapiste boş oturma çalış!
... metretul, mirket, mozzarella, muhaberat (modern Arapçadan), muharrer, murabba2 (dörtgen ayrı, reçel ayrı), musannif, müşabih, müterakim, nasır, nim, ninja, ... «Radikal, 11월 14»
Çengelköy'deki Vahideddin Efendi Köşkleri'nin belgeli gerçek öyküsü
... Sultan Abdülaziz'in biraderzâdeleri (kardeş çocukları) için inşa ettirdiği üç kısımdan mürekkep, tahta boyalı, asker kışlalarına müşabih (benzer) binaların orta ... «HABERTURK, 10월 14»
Ekmeleddin İhsanoğlu kitabında Nutuk'u böyle çarpıttı!
Bu tasavvur ve tahayyüle kısmen müşabih bir hayal Hilafetçileri, Panislamizm taraftarlarını- TÜRKİYE'YE MUSALLAT OLMAMALARI ŞARTIYLA-memnun etmek ... «Ulusal Kanal, 6월 14»
Ekmel Bey dil devrimine neden karşı
Atatürk'ün ifadeleriyle, “Bu tasavvur ve tahayyüle kısmen müşabih bir hayal Hilafetçileri Panislamizm taraftarlarını- TÜRKİYE'YE MUSALLAT OLMAMALARI ... «Odatv, 6월 14»
Kemal Alkan
Müşabih. Gibi. Benzer. Çeşit. Nevi. Irk. Kategori. Familya. Tür. Durum. Makule. Tip. Aynı. Uygun. Benzemek. Andırışma. Bağıntı. Dublör. Benzer biçimde. Nitelik. «Milliyet, 10월 13»
