तुर्की मध्ये LÂFI SULANDIRMAK म्हणजे काय?
तुर्की शब्दकोशातील «lâfı sulandırmak» ची
मूळ व्याख्या पाहण्यासाठी क्लिक करा.
मराठी मधील व्याख्येचे
स्वयंचलित भाषांतर पाहण्यासाठी क्लिक करा.
तुर्की शब्दकोशातील lâfı sulandırmak व्याख्या
शब्द गंभीरपणे बोलता तेव्हा शब्द उदासीन, आपण एक उदासीन, निरर्थक किंवा विसंगत रुढी जोडा. lâfı sulandırmak Bir konu üzerinde ciddiyetle durup konuşurken araya ilgisiz, anlamsız veya tutarsız boş lâf katmak.
तुर्की शब्दकोशातील «lâfı sulandırmak» ची
मूळ व्याख्या पाहण्यासाठी क्लिक करा.
मराठी मधील व्याख्येचे
स्वयंचलित भाषांतर पाहण्यासाठी क्लिक करा.
«LÂFI SULANDIRMAK» संबंधित तुर्की पुस्तके
खालील ग्रंथसूची निवडीमध्ये
lâfı sulandırmak चा वापर शोधा. तुर्की साहित्यामध्ये वापराचा संदर्भ देण्यासाठी
lâfı sulandırmak शी संबंधित पुस्तके आणि त्याचे थोडक्यात उतारे.
1
Mutluluk Bir Alzheimerli ile Yaşarken Bile: - Sayfa 261
Aramızda karı koca lafı kullanmıyorduk, adımızla hitap ediyorduk. Başkalarına “Eşim” diye ... Genellikle benim iyi mayaladığım yoğurdu biraz sulandırarak ve az şekerkatarak biberonlara dolduruyor, ellerine veriyordum. Yoğurdu seviyorlar ...
2
Doğuʼdan hikâyeler - Sayfa 38
Ama işte, rakı masası her konunun olduğu gibi bu işin de ulviyyetini sulandırdı. Akşam, sohbet isteği.. lâf lafı açar elbet. Aslında Vali 'bey de içini açmak, konuşmak için vesile arıyordur. Çok_tandır şöyle cana yakın kinıseciklerle sohbet ...
3
Sait Faik Abasıyanık - Sayfa 170
Bunu kimi zaman, eleştirilerimi ya da «Ulan bok kerata» diye başlayan takılmalarını sulandırmak için de kullanırdı. Samim Kocagöz onu şöyle tınlatır: «Öyle çok lâf etmesini sevmezdi. Hep işlerin alayında görünürdü. Ama onun sanat üzerine ...
4
Harbiye kazanı - Sayfa 62
... -özel- likle-şiirsel bir platformda tartışmak, Marksist-Leninist ilkeleri sulandırmak, sevdasında değil miydiler? Şu kocaman lafları hiç sıkılmadan ortaya onlar atmadılar mı: "Türk işçi haklarının takipçisiyiz, alın terinin en yorulmaz bekçisiyiz!
5
Türkiye'nin büyük Avrupa kavgası 1959-2004 - Sayfa 222
Böylece revizyon lafı kapanacaktı. Oysa bizdeki ... Bu arada AP'nin dıştan desteklediği Talu Hükümeti geldi ve müzakereler sürdükçe bu isteklerimizi yine sulandıra sulandıra tamamlayıcı protokole girecek formüle dönüştürdük. Oysa mantıkî ...
6
Büyük lûgat ve ansiklopedi: ek - Sayfa 148
Ağzın laf yapması, güzel konuşma, cerbezeli olma: Galebe bizde kalacağına inandıktan sonra ağzım o kadar lâf yapar ki, en büyük avukatlar bile benim .... Ağzını sulandırmak, imrendirmek: Karşımda şapur şupur limon yeme, ağzım sulanıyor.
«Lâf aramızda ama Hasan kadını daha çok doyuruyor galiba, anlarsın ya...» Diyerek güldü. — Sus be, dedi ... Kadınlar üzülmüşler gibi başlarını salladılar, gözlerini sulandırmak için boşuna vakit harcadılar. — Şu oğlanın kaçışı bir sır oldu kaldı ...
8
Sait Faik Abasıyanık 90 yaşında - Sayfa 145
zaman, eleştirilerini ya da "Ulan bok kerata" diye başlayan takılmalarını sulandırmak için de kullanırdı. ... Bu gözleme Celâl Sılay da katılır: "Kant ile Comte'un övülüp yeril- diği masallara gelir, lafın en çetrefil noktasında birimizin dizine bir sille ...
9
Mabed ve millet - Sayfa 158
Harama hiyle katmamış büyük müteşebbisler ile birbirlerini imrendiren, sulandıran sosyetemiz... Aralarında büyük ilim adamları! Ulu tacirler! Memleketi kurtarmak lâfı edip de bir defa dönüp, şu kurtaracakları halkın haline bakmayanlar.
10
Karadenizin kiyiciǧinda: roman - Sayfa 257
Tıktı lafı ağzına. «Sırasıy- di çorbanın. Hasiyyetim iki paralık oluyor, hâlâ çorba. ' Çağır şunu bana!» Soba, ağzından ateş saçarak yanıyordu. inceden bir duman sarmıştı odanın tavanını. Gözleri hafiften sulandıracak kadar... Karayel esti mi ...
