Maksud "dağlatmak" dalam kamus Turki

SEBUTAN DAĞLATMAK DALAM TURKI

dağlatmak

APAKAH MAKSUD DAĞLATMAK dalam TURKI?

Definisi dağlatmak dalam kamus Turki

untuk menjadikannya berfungsi.

dağlatmak Dağlamak işini yaptırmak.

TERJEMAHAN DAĞLATMAK

Cari terjemahan dağlatmak kepada 25 bahasa dengan penterjemah Turki pelbagai bahasa kami.

Terjemahan dağlatmak dari Turki ke bahasa lain yang dibentangkan dalam bahagian ini telah diperolehi menerusi terjemahan statistik automatik; di mana unit terjemahan penting adalah perkataan «dağlatmak» dalam Turki.

• Penterjemah Turki - Cina: dağlat到
• Penterjemah Turki - Czech: Daglat a
• Penterjemah Turki - Corsica: dağlat to
• Penterjemah Turki - Hindi: करने के लिए dağlat
• Penterjemah Turki - Amhara: dağlat ل
• Penterjemah Turki - Rusia: dağlat в
• Penterjemah Turki - Punjabi: dağlat para
• Penterjemah Turki - Basque: dağlat করতে
• Penterjemah Turki - Frisia: dağlat à
• Penterjemah Turki - Melayu: untuk dağlat
• Penterjemah Turki - Chichewa: dağlat zu
• Penterjemah Turki - Jepun: にdağlat
• Penterjemah Turki - Kreol Haiti: 에 dağlat
• Penterjemah Turki - Jerman: kanggo dağlat
• Penterjemah Turki - Vietnam: dağlat để
• Penterjemah Turki - Tagalog: dağlat செய்ய
• Penterjemah Turki - Marathi: dağlat करण्यासाठी
• Turki: dağlatmak
• Penterjemah Turki - Itali: dağlat a
• Penterjemah Turki - Poland: dağlat do
• Penterjemah Turki - Ukraine: dağlat в
• Penterjemah Turki - Romania: dağlat la
• Penterjemah Turki - Cina: dağlat να
• Penterjemah Turki - Afrikaans: dağlat om
• Penterjemah Turki - Swahili: dağlat till
• Penterjemah Turki - Parsi: dağlat til

TURKI BUKU YANG BERKAIT DENGAN «DAĞLATMAK»

Ketahui penggunaan dağlatmak dalam pilihan bibliografi berikut. Buku yang berkait dengan dağlatmak dan ekstrak ringkas dari yang sama untuk menyediakan konteks penggunaannya dalam kesusasteraan Turki.

Dergisi - 13-14. sayılar - Sayfa 235

... hemen köye götürmüş ve dağlatmak istemişler. Tarla ile köy arasında epice bir mesafe bulunduğundan yürüyüş sırasında şişkinlik alt tarafına doğru yumuşak kıvamda biraz daha büyümüş. Nedense köyde ilk evvel dağlamadan korkmuşlar, ...

Ankara (Turkey). Yüksek ziraat enstitüsü, ‎Ankara Üniversitesi. Siyasal Bilgiler Fakültesi, 1947

Yeni Türk lûgati - Sayfa 180

Dağlamak [t] Kızgın demirle damga vurmak. Kızgın demirle yakmak. Dağlanmak [t] Kızgın demirle damgalanmak. Kızgın demirle yakılmak. Dağlatmak [ f] Kızgın demirle damga vurdurmak, damgalatmak. Tedavi için kızgın demirle yaktırmak.

İbrahim Alâettin Gövsa, 1930

Resimli yeni ...: A-K: - Sayfa 203

Kızgın Dağlatmak \ demirle damga vurdurmak, damgalatmak, tedavi için kızgın demirle yaktırmak. (Faire cauteriser.] Dağlı (t. f.) Kızgın demirle damga vurulmuş, damgalı § Dağlık yer ahalisinden olan. [Marque,e au fer chaud; montagnard.] ...

Ali Seydi, ‎Mihran, 1929

A'dan Z'ye çaǧdaş rüya yorumları - Sayfa 39

Arkayı dağlatmak: Çok şey isteyip sahip olamamaya. * Arkanın temiz veya beyaz olması: Yeni elbise, çocuk sahibi olmaya veya büyük bir yardım görmeye. * Arkadan omuz görmek: Sağ omuz; o kişinin düşmanlığına; sol omuzu dostluğa; ...

Faruk Kemal Ermiş, 2006

Türk dilinin etimoloji sözlüğü - Sayfa 159

Dağlanmak, dağlı (damgalı), dağlatmak... Halk ağzında, özellikle gönül işlerinde, dağlamak sözcüğü yakmak, üzmek, tutuşturmak, seviye düşürmek anlamında söylenir: Dağlar dağladi beni Gören ağladi beni Gâğuron gıcuğazi İpsuz bağladı ...

İsmet Zeki Eyuboğlu, 1991

Türk folklor araştırmaları - 7. cilt - Sayfa 2478

Takınacak gülü çoktan ararız Ele gitse bas üstüne takarız Aşkın tende gönlüm sende ne haldir Ol gül solmaz göz yaştfe sularız Var mı benim gibi yanar yakılır Lâyık mıdır ben kulunu ağlatmak Aşk edile bağrımızı dağlatmak Kaldır nikahını ref'et ...

İhsan Hinçer, 1961

Divanü lûgat-it-Türk tercemesi - 4. cilt - Sayfa 561

... -bıçak gibi keskin şeyler- körleşmek. II, 129-6 ; - dı II, 129-1 ; - ar II, 129-6 ; tağla — = dağlamak. [Rad., Kr.; td.]. 288-11 ; — tı ar II, 117-12 ; I, 192-5 ; II, 117-10 ; II, 117-12 ; — r - dı III, 294-18 ; III, 294-16 ; IIII, 294-18 ; taglat — = dağlatmak.

Maḥmūd Kāshgarī, ‎Besim Atalay, 1986