APAKAH MAKSUD DALLANIP BUDAKLANMAK VEYA dalam TURKI?
Klik untuk
melihat definisi asal «dallanıp budaklanmak veya» dalam kamus Turki.
Klik untuk
melihat terjemahan automatik definisi dalam Melayu.
Definisi dallanıp budaklanmak veya dalam kamus Turki
atau pekerjaan, masalah menjadi keadaan bercampur (untuk dibawa). dallanıp budaklanmak veya Bir iş, bir sorun büyüyerek karışık duruma gelmek (getirilmek).
Klik untuk
melihat definisi asal «dallanıp budaklanmak veya» dalam kamus Turki.
Klik untuk
melihat terjemahan automatik definisi dalam Melayu.
TURKI BUKU YANG BERKAIT DENGAN «DALLANIP BUDAKLANMAK VEYA»
Ketahui penggunaan
dallanıp budaklanmak veya dalam pilihan bibliografi berikut. Buku yang berkait dengan
dallanıp budaklanmak veya dan ekstrak ringkas dari yang sama untuk menyediakan konteks penggunaannya dalam kesusasteraan Turki.
1
Türkçe ikilemeler sözlüğü: tanıklı - Sayfa 195
(Kemal Tahir, Yorgun Savaşçı, s. 143) dallanıp budaklanmak Karmaşıklaşıp yayılmak; herkesin öğrenmesi. Şaka bir yana, bir saat önce burada, yüksek rütbeli bir sivil polis vardı. Bizim hatırımızı saydığından; iş dallanıp budaklanmasın diye, ...
2
Bıçak Yarası: - Sayfa 208
Oysa hayata yeniden başlamak vardı. Tıpkı annesinden körpecik doğmuş bir bebek gibi tertemiz ve cennet kokulu! Filizlenip büyümek, büyüdükçe dallanıp budaklanmak istedim. Söküp aldılar kalbimi zalim bir hançerin kana susayan öfkesiyle.
3
Deyimlerimizin sözlüğü - Sayfa 110
Dallanıp budaklanmak, Dal budak salmak. Dallanıp budaklanmak: Genişleyip büyüyerek, yayılarak karmaşık bir durum almak. Bak. Dal kol salmak. Dalb budaklı: Ayrıntısı çok, çapraşık, karmaşık. Dalyan gibi: Boylu boslu. Uzun boylu.
4
Tirebolu çocukluk hatıraları - Sayfa 126
Dallanıp budaklanmak: Ağızdan ağza yayılmak. "Lâfı gizli tutmak istemişler, ama kısa sürede dallanıp budaklanmış" Dereyi gözünden bağlamak: En önemli kişiyle irtibat kurup, işi sağlama almak. Dertli derdine ağlar, değirmenci suyunu ...
5
Türkçe bilen aranıyor - Sayfa 542
dallanıp budaklanmak, (bir iş, bir mesele) güç bir duruma girmek. (Türkçe'nin önündeki zorluklar dallanıp budaklandı, içinden çıkılamayacak hâle feldi.) (Meseleyi bu kadar dallandırıp udaklandırmaya ne gerek var?) dallı budaklı, karışık bir ...
6
Arkadaş Türkçe sözlük - Sayfa 274
0 dallanıp budaklanmak (bir ış, konu, sorun) büyüyüp karışık bir durum almak, yayılıp genişlemek dalma a. 1 dalmak eylemi. 2 sp. güreşte, güreşçinin, ayaktayken birden eğilerek, rakibinin belden aşağı herhangi bir yerini kapması. dalmak, ...
7
Deyimler, atasözleri, beyitler ve anlamdaş kelimeler - Sayfa 564
YAYILMAK dallanmak ("Bu meseleyi bu kadar dallandırmaya gerek yok"), dal budak salmak (dallanıp budaklanmak ) ı "Şurada konuşulanları kimsenin duymayacağını sandık, ama bir de baktık ki her tarafta dal budak salmış"), filizlen mek ...
8
Abay yolu - 1. cilt - Sayfa 126
Seninle âlâkalı sözlerin dallanıp budaklanması artık burada bitsin... deyip olanları yumuşak bir ifadeyle yorumladı. Kunanbay şimdi anlamaya başladı. Mayır da, hatta Alşınbay da; Kunanbay, Böcey çekişmesinin sonucunu birbirlerine karşı ...
Mukhtar Omarkhanovich Auėzov, Zeyneş İsmail, Ahmet Güngör, 1997
9
Karanlıkta mum ışığı - Sayfa 216
Eğer Belediye Reisi, bugüne kadar gelen tutumunu değiştirmediyse, Hacı Arif Beyin bu bir tek cümlesi meselenin dallanıp budaklanmış da olsa yine kapanmasına yetecekti. Pek sanmıyordu dallanıp budaklandığını ama kaymakamın davranış ...
Mustafa Necati Sepetçioğlu, 1980
10
Ansiklopedik tarih taraması - 2. cilt - Sayfa 510
«Sayısız Vakum lambaları arasında inceden daha inceye dallanıp yayılan kılcal çelik tellerden örülmüş bir ağın kontrol ... Nevronlar pek ince ve binlerce defa dallanıp budaklanmış sinir tellerinin karmaşık ağıyle bağlaşık olup tüm beyin, ...
