APAKAH MAKSUD UYKULU UYKULU dalam TURKI?
Definisi uykulu uykulu dalam kamus Turki
mengantuk mengantuk Walaupun mengantuk adalah pada gelap, baru terbangun dari tidur.
TURKI BUKU YANG BERKAIT DENGAN «UYKULU UYKULU»
Ketahui penggunaan
uykulu uykulu dalam pilihan bibliografi berikut. Buku yang berkait dengan
uykulu uykulu dan ekstrak ringkas dari yang sama untuk menyediakan konteks penggunaannya dalam kesusasteraan Turki.
Adamların uykulu hali bahane değilseher şey yolundaydı. Yalnız, birinin İrlandalı olması tatsız bir durumdu. Karl, Amerika'daİrlandalılardan sakınmakgerektiğini bir keresinde evdehangi kitapta okuduğunu pekanımsayamıyordu. Dayının ...
2
Ve Durgun Akardı Don - 1
diye uykulu uykulu fısıldadı ve hemen pabuçlarını aramaya koyuldu. Köymeydanına vardığında horozlar ikinci kez ötüyordu. Papaz Vissaryon'un evinin önünden geçerken kümestebir horoz kanatlarını çırpıp çatlak sesiyleyaman bir ötüş öttü.
3
İnsan Çok Üşür Ya: - Sayfa 191
f. BİLDİĞİN. ŞEYLER. G. üneşin ılık okşamalarının etkisiyle mi, yorgunluktan mı tekrar uyumuştu. Arabanın yalpalamasıyla uyandı. Küçük bir kasabaya gelmişlerdi. “Ne uzak yermiş Allahım, git git bitmek bilmedi.” Uykulu uykulu etrafına bakındı.
Şükran Engin Atmaca,
2012
Yokuşta uykulu uykulu durur gerinir,beklerdi bir süre. Yokuşun dibinde gene durdu.Gene düşüncelerin, bir onulmaz korkunun sıcaklığındaydı. Görmesinler diye, gece bilebüzülüyordu. Köyedöndü baktı,her günkügibidumansız, sessiz, insansız ...
ON. BEŞİNCİ. BÖLÜM. Turumbet üç ay sonra karanlık bir temmuz gecesi döndü. Bay'ın avlusunda attan indi, yavaşça kapıyı vurdu. Duysenbay kapıyı açtı; “Vayvaykim gelmiş, sen ha!” diye bağırdı, şaşkın ve sevinçliydi. Uykulu uykulu sordu: ...
Tulepbergen Kaipbergenov,
2013
Güneşiyice yakıyor, deredesanki söğütlerin gölgesinde durmuş, kımıldamıyordu. Hekimiç çekerek: — Ah, gönül, gönül, sen de çile çekmemişsen, bundan böyle hiç çekmezsin! dedi. Ağaç kökleri dibinde su uykulu uykulu şırıldadı, sonra yine ...
7
Dorian Gray'in Portresi:
Odanın üç yüksek penceresini örtenpırıltılı mavi astarlı, zeytin renkli perdeleri açtı. “Mösyö uyudulariyi busabah,” dedi gülümseyerek. Dorian uykulu uykulu, “Saat kaç, Victor?” diye sordu. “Birsaatle bir çeyrek, mösyö.” Amma dageçolmuştuha!
Hindley odasından çıkmıştı, sapsarıydı; uykulu uykulu ocağınbaşındaayakta duruyordu. Ben içerigirdiğimsırada, “Neyinvar,Cathy?” diye soruyordu. “Suda boğulmuşbirköpek yavrusu gibi perişansın. Nedenbu kadar kederli, bu kadar solgunsun ...
Ağaçlar sanki çevresinde dönüyor, uykulu uykulu sallanıyorlardı. “Böyle şey olmaz!” diye bağırmak istedi Dibiç, ama olmadı. Görünen her şey karardı. O anda yaprakların arasından çıkıp, yükselen bir şahin gördü. Başını eğiyor, kara üçgen ...
Ucunda da benim bir türlü bulamadığım 'sivri'. Başlıyor yolcuların, uzaklarda uykulu uykulu duran köylerin, tepelerin kabalarına kabalarına işlemeye... Hopluyor, uğruyor yerlerinden hepsi, feleğini şaşırıyor... Silkiniyorlar tüyleri dökülmeye ...
BARANGAN BERITA YANG TERMASUK TERMA «UYKULU UYKULU»
Ketahui apa yang diterbitkan oleh akhbar nasional dan antarabangsa dan cara istilah
uykulu uykulu digunakan dalam konteks perkara berita berikut.
Hilal banyoya değil kapıya!
Sabah uykulu uykulu banyoya girerken kapıya çarptığını söyleyen Hilal Cebeci ancak bu kadar kapatabildim. Bu günlerde üzerimde bi nazar var heralde ... «Sözcü, Feb 14»