KSIĄŻKI POWIĄZANE ZE SŁOWEM «KALIPLATMA»
Poznaj użycie słowa
kalıplatma w następujących pozycjach bibliograficznych Książki powiązane ze słowem
kalıplatma oraz krótkie ich fragmenty w celu przedstawienia kontekstu użycia w literaturze.
1
Resimli yeni ...: A-K: - Sayfa 576
[Fire mis, e â la formes-] Kalıplatma 1 (t. m- ) Kalıba Kalıplatmak! geçirtmek, kalıba koydurmak, kalıyta şeklini düzelttirmek. [Faire mettre â la forme.] Kalkan (/. s.) Eski muharebelerde kılıca ve oka karşı | J tahaffuz için kullanılan siper. [Bouclier-] ...
2
Âşık tarzı kültür geleneği ve destan türü - Sayfa 147
... değişim ve dönüşümün ürünü olarak görülmelidir ve aslında batılı eğlenceye yönelik davranış kalıplatma karşı -günümüz kafe ve kafeteryaya teslim oluşumuzla kıyaslandığında- da son derece cesur ve bir hayli de kendisi olan -en azından ...
3
Türkçe sözlük'ün ters dizimi: Türkçe (SST) sözlük ... - Sayfa 79
... mum aydınlatma kalmlatma fırınlatma çimentolatma kaplatma hesaplatma şaplatma kalıplatma zıplatma coplatma hoplatma toplatma harlatma ısmarlatma parlatma tekrarlatma astarlatma yuvarlatma ayarlatma ihtiyarlatma azarlatma cırlatma ...
Belgin Tezcan Aksu, Abdurrahman Tariktaroğlu, Efrasiyap Gemalmaz, 2004
4
Cumhuriyet döneminde edebî eleştiri: 1939-1950 - Sayfa 99
Hakikî şair ne mısraları ifadeden ayırı- bilir, ne de önceden tasarladığı ahenk kalıplatma fikri akıtabilir.""4 Yetkin, Ahmet Kutsi Tecer'in «Nerdesin?» şiirini bu söylediklerine örnek olarak verir. Ona göre, bu şiirin güzelliğini sağlayan yalnız şekil ...
5
Türkiye hikâyeleri: hikâye - Sayfa 58
Arife günleri fesimizi kalıplatmak için, onun tezgâhının karşısında kuyruğu dizilirdik. Bayram Ağa artık tası tarağı toplamış ve hemen şapka kalıpçılığına göre âlet edevat edinmek için İzmir'e gitmişti. Fes satan hazır elbiseciler için zaten mesele ...
6
Bir zamanlar Antalya: tarih, gözlem ve anılar : yakın ... - 2. cilt - Sayfa 348
Fes Kalıpçıları: Şapka Kanunu çıkmadan önce, hemen hemen tüm Antalyalı Türk ve Rum erkeklerinin giydiği fes, bir süre giyildikten sonra yağmurda şekli bozulur, kalıplatmak gerekirdi. Bu iş için kalıpçı dükkânları vardı. Dört ayak üzerinde ...
7
Nasıl okudum - Sayfa 38
Başçavuşlannla üç, çavuşlarınki iki şeritti. Onbaşılann da bir şeritli işaretleri vardıysa da onlar bu işareti takmazlardı. Başta tabii fes. Mektepte bir de fes kalıpçısı vardı. Perşembe sabahları feslerini kalıplatmak için talebe kalıpçının önüne ...
8
Türkçede şahıs zamirleri - Sayfa 168
63 353 Eski Anadolu Türkçesi'nde bu şekle çok nadir rastlanır ve +dınI+din ekinin sadece -madınI-mediridc kalıplattığı zannedilir. Oysa her iki seklin bir müddet de olsa beraber kullanıldığı görülmektedir. Selâm olsun sana benden elâ ey ...
9
Eski İstanbul'un ünlüleri - Sayfa 269
Bu zamanlar üzerine siyah bir redingot ve pantolon giyer, daima sık sık kalıplattığı fesini başından ayırmaz, şal yeleği üzerine altın saatinin altın kösteğini sarkıtırdı. Kendisini bu durumda görüp de oyunculuğunu bilmeyenler, onu Bâbıâli ...
10
Yeni Türk lûgati - Sayfa 480
Kalıplatmak [f] Kalıba geçirtmek, kalıba koydurmak, kalıba çektirerek şeklini düzelttirmek. Kalkan [i ] Eski muharebelerde kılıca ve oka karşı tahaffuz için kullanılan siper. Kalkanbalığı [i ] Kalkan gibi yassı ve yuvarlak, dikeni nev'inden öksürüğe ...
İbrahim Alâettin Gövsa, 1930
