KSIĄŻKI POWIĄZANE ZE SŁOWEM «YERLI DOLAP»
Poznaj użycie słowa
yerli dolap w następujących pozycjach bibliograficznych Książki powiązane ze słowem
yerli dolap oraz krótkie ich fragmenty w celu przedstawienia kontekstu użycia w literaturze.
1
Döner Dolap: Yediveren Kitaplar - Koza Yayın Dağıtım AŞ. - Sayfa 192
Beypazarı ekonomisinde kervancılık önemli bir yer tutmaktaymış. Şimdi ön tarafa doğru, konağa esas giriş kapısı olan sizin ilk girdiğiniz kapıya gidelim. İki kanatlı bu büyük kapıdan girdiğimiz yer, avlunun ön kısmıdır. Tokmak kültürümüzde ...
2
Edebiyat Dergisi 1 - 12 sayılar yıl 1969: - Sayfa 3
Aslında onlar bir yere koyduruyorlardı kendilerini. Daha dükkândayken biliyorlardı evimizin köşelerini. Karımın getirdiği yeni bir gazete dolabı kendini koltuğun yanına koydurmuştu. Ufacık, bacak kadar bir şey. Koltukta otururken dolap durduğu ...
3
Resimli Türkçe sözlük - Sayfa 625
saldırmak. Yer* bakan yürek yakan uysal ve uslu göründüğü halde gizlice dolap çeviren. Yere göğe koyamamak nasıl ağırlayacağını, nasıl memnun edeceğini bilememek. Yeri olmak uygun görülmek. Yerin dibine geçmek çok utanıp sıkılmak.
Türk Dil Kurumu, Kemal Demiray, Muammer Bakr, 1977
4
Rüya Meslekler: İmaj Danışmanı Olmak: - Sayfa 119
Çoğu kişi erken yaşlardan itibaren dolap düzenleme alışkanlığı edinmediğinden gardırop düzenleme konusunda çok yetenekli olmayabilir. Bunun ... Dolabın güzel kokması için uygun bir yere lavanta kesesi ya da hoş kokulu sabun konabilir.
5
Yıllık araştırmalar dergisi - 2. cilt - Sayfa 221
Kantarma takası — Duvar içine açılan oyma dolap, yerli dolap. (Dirende «Sivas»). Kapağan — Döşeme taşı (Haraççı «İst.»). Karak 1. Bir çeşit kapı zenbereği (Vakfıkebir «Trabzon»). 2. Tahta pencere kapağı (Oksl «Pulathane - Trabzon»).
Ankara Üniversitesi. Türk ve Islâm Sanatları Tarihi Enstitüsü, 1958
"Yazı masası, storlu dolap ve sandalye." "Mobilyalı bir yer lazım," dedi Fredi telefonda. Cep telefonunu yeniden ceketine soktuğunda, ön sıcaklar tabağını bitirmişti. "Yemekten sonra anahtarı alacağız," diye bildirdi Fabio'ya. lki saat sonra Fabio ...
Yerde hiçbiriz yoktu. Bir aniçin hayâl gördüğünü sandı. Dolaba baktı, kapalıydı. Polisler de yere ve dolaplara bakıyordu. Fakat hiçbir şey görünmüyordu. Turgay Özgür'e döndü: – Buradan mı bahsediyordunuz demin? Özgür donakalmıştı.
Sebahattin CEYLANER, 2014
8
Türk dilinin etimoloji sözlüğü - Sayfa 296
... gözelemek), gözen (göz alan, gönül alan, çekici, sulak yer, su kaynağı), gözene (kovandan bal alırken, arı sokmasını önlemek için yüze geçirilen örtü), gözenek (çok gözlü dolap, delik, pencere), gözenerk (bakacak yer, delik), gözeni (levha, ...
İsmet Zeki Eyuboğlu, 1991
9
Kör Kuyuya Düşmek: - Sayfa 148
Zoraki doldurulan bir bardak çayı içtikten sonra, “Sabriye abla, çatı odanın perdelerini takıp ineceğim ama, diyorum ki kilerde bir dolap var, başka yerde kullanılmayacaksa çatı odaya çıkarsak da, Fikret yerdeki kitapları ona yerleştirse, çünkü o ...
Yasaklı odada mıydı? Oda, balkonun görüş açısında olduğundan Ekrem o akşam kapısını açıp içeri girecek olsaydı Güldane görürdü. Aşağıda ise girip dolaşmadığı bir yer yoktu. Her köşeyi bildiğini sanıyordu ama gözünden kaçan bir dolap ...
