Significado de "hışımlanma" no dicionário turco

PRONÚNCIA DE HIŞIMLANMA EM TURCO

hışımlanma

O QUE SIGNIFICA HIŞIMLANMA EM TURCO

definição de hışımlanma no dicionário turco

Hipnotismo É o trabalho da humildade.

hışımlanma Hışımlanmak işi.

TRADUÇÃO DE HIŞIMLANMA

Conheça a tradução de hışımlanma a 25 línguas com o nosso tradutor turco multilíngue.

As traduções de hışımlanma a outras línguas apresentadas nesta seção foram obtidas através da tradução automática estatística; onde a unidade essencial da tradução é a palavra «hışımlanma» em turco.

• Tradutor português - chinês: 隐形传输
• Tradutor português - espanhol: hışımlan Hasta
• Tradutor português - inglês: hışımlan Up
• Tradutor português - hindi: टेलीपोर्टेशन
• Tradutor português - arabe: hışımlan أعلى
• Tradutor português - russo: телепортация
• Tradutor português - português: teletransporte
• Tradutor português - bengali: hışımlan আপ
• Tradutor português - francês: hışımlan Up
• Tradutor português - malaio: hışımlan Up
• Tradutor português - alemão: hışımlan Up
• Tradutor português - japonês: 念力移動
• Tradutor português - coreano: 순간 이동
• Tradutor português - javanês: hışımlan Up
• Tradutor português - vietnamita: teleportation
• Tradutor português - tâmil: hışımlan அப்
• Tradutor português - marata: hışımlan अप
• turco: hışımlanma
• Tradutor português - italiano: teletrasporto
• Tradutor português - polonês: Teleportacja
• Tradutor português - ucraniano: телепортація
• Tradutor português - romeno: teleportare
• Tradutor português - grego: hışımlan Up
• Tradutor português - africâner: hışımlan Up
• Tradutor português - sueco: Teleportation
• Tradutor português - norueguês: teleporte

7 LIVROS EM TURCO RELACIONADOS COM «HIŞIMLANMA»

Descubra o uso de hışımlanma na seguinte seleção bibliográfica. Livros relacionados com hışımlanma e pequenos extratos deles para contextualizar o seu uso na literatura.

Fatiha Üzerine Mülahazalar:

Gazaba Uğratılmayanların Yolu Gazap; öfkelenme, şiddet, hiddet gösterme ve hışımlanma demektir. Başlangıç itibarıyla ona; şiddet, hiddet, hışım göstermedenmez.Belki ondan bunların neticesi olan intikam alma veya birbelâgönderme ...

M. Fethullah GÜLEN, 2014

Türkçe sözlük'ün ters dizimi: Türkçe (SST) sözlük ... - Sayfa 67

... camlanma gamlanma evhamlanma selâmlanma tamamlanma programlanma kıvamlanma zamlanma kıvılcımlanma açımlanma kımlanma tıkımlanma zıkkımlanma çalımlanma tanımlanma tasarımlanma kıvrımlanma hışımlanma yayımlanma ...

Belgin Tezcan Aksu, ‎Abdurrahman Tariktaroğlu, ‎Efrasiyap Gemalmaz, 2004

Ah şu biz "kara bıyıklı" Türkler - Sayfa 19

Bir an şaşkın şaşkın Alman' ın yüzüne bakmış, sonra da yürüyüvermiş, geçip gitmek için. Ama olanağı var mı geçip gidebilmenin? Zorba Alman daha da hışımlanmış onun böyle anlamazdan gelip, çekip gitmeye kalkışmasına. Atılıvermiş önüne ...

Demirtaş Ceyhun, 1988

Tevârîh-i Âl-i Selçuk: II. cilt : (Râhatü's-sudûr ve ... - Sayfa 274

+in 35b/5 hısım: <A. lıışm “öfl‹e, kızgınlık, öfl‹e”. h,+ların 72a/6 hışm et-: <F., T. “öfl‹elenmek, hışımlanmak”. h.-üp 72a/2 hıyãnet: <A. “hain1ik; kötüye kullanma”, h, 35b/13, 52a/13 h,+i 36a/10 hiç: <F. “asla, hiçbir zaman”, h. l9b/2, 28a/7, 28b/16, ...

Yazici-zâde'alİ, ‎Yazıcızâde Ali, ‎Sevim Yılmaz Önder, 2009

Muḥākemetü'l-luġateyn - Sayfa 116

"galoppiren; einen reiterangriff machen (auf einen ort); zerstören, verwüsten (eine stadt, ein land)" (RAMSTEDT-KW 95 b). dumsaymak burun sallamak; darılmak, hışımlanmak Bkz. Çağ.: ŞS 173 dumsaymak "tumşuk ve burun sallamak; ...

F. Sema Barutçu Özönder, 1996

İkinci Türk Tarih Kongresi: I?stanbul, 20-26 Eylül 1937 ; ... - Sayfa 95

Salçımak = Hışımlanmak, unf ile muamele etmek [Radloff, dördüncü cilt, Sagay ve Koybal lehçeleri]. Saldırış = Hamle, hücum, savlet, taarruz, tecavüz [Kamusu Türkî, Türk Dili lügati] Saldırmak = Hamle etmek, hücum etmek, iktiham etmek, ...

Türk Tarih Kongresi (2nd : 1937 : Istanbul, Turkey), 1943

II. Türk Tarih Kongresi - Sayfa 95

S a l ç ı m a k = Hışımlanmak, unf ile muamele etmek [Radloƒƒ, dördüncü cilt, Sagay ve Koybal lehçeleri]. S a l d ı r ı ş -_: Hamle, hücum, savlet, taarruz, tecavüz [Kamusu Türki, Türk Dili lûgati] S a l d ı r m a k = Haınle etmek, hücum etmek, ...

Türk Tarih Kurumu, 1943