КНИГИ НА ТУРЕЦКИЙ ЯЗЫКЕ, ИМЕЮЩЕЕ ОТНОШЕНИЕ К СЛОВУ «ÇEKIKÇE»
Поиск случаев использования слова
çekikçe в следующих библиографических источниках. Книги, относящиеся к слову
çekikçe, и краткие выдержки из этих книг для получения представления о контексте использования этого слова в литературе на турецкий языке.
Uzunca boylu,çıkık elmacık kemikleri olan, gözleri çekikçe, omzuna kadar uzanan saçları, gür bıyıklarıve kısaltılmış sakalları vardı. Başında posttan yapılmış bir başlıkve üstünde zırhsız bir kıyafet ile pelerin bulunuyordu. Bir şeyler söyledi bana ...
2
Türk film araştırmalarında yeni yönelimler: Türk sineması, ... - Sayfa 3
Nakkaş Osman'ın kendisini de resmettiği ya da resmettirdiği minyatürlerde yüzü bütün diğer yüzler gibidir; çekikçe gözleri ve sarkıkça bıyıklarıyla anonim bir Orta Asyalı yüzü; minyatürün anavatanına has tipik bir çehrenin Osmanlı'nın başkenti ...
Deniz Derman, Melis Behlil, Övgü Gökçe, 2001
3
Orta-Asya göçlerinde Tunçderililer: fiziksel ve sosyo-kültürel - Sayfa 16
Deri renkleri müg- terek, saç siyahimsi, kil az, kalp atiglan yavagça, yüz hiçbir zaman uzun degil, beyin mahfazasi beyazlara nisbetle biraz küçük, göz rengi koyu kahve, ve gözler düzlemesine çekikçe, dig kanti (Epicantic) iç kantiden fazlaca, ...
4
Araştırmalar ve belgeler - Sayfa 319
"Vaktiyle Çarın heyetinde oynadığı" söylenen "ufak boylu, narin, fakat çevik vücutlu, daha ziyade yüzüne bir kedi manzarası veren çekikçe gözleriyle güzel bir kadın"dır(s. 218). Fatih-Harbiye'de15 Peyami Safa, bir Rus kızı ile sevgilisinin yeni ...
5
Hikâyem Adapazarı - Sayfa 27
Oysa yıl sonunda müsamere yapılmıştı. Ben de vardım. Köylü kıyafetiyle çıkmış oyun da oynamıştım. Hatta smokin de giydirmişler, dans da öğretmişlerdi, kıvırcık saçlı, çekikçe gözlü bir kızla utana sıkıla vücut vücuda gelip ortaya da çıkmıştık.
6
Yukarı-Kür ve Çoruk boyları'nda Kıpçaklar: ilk-Kıpçaklar ... - Sayfa 101
Bunun üzerine, Kharezm ve Saklap- Çallerinden "Dest-i Kipçak"a gelen ískender, "Bozkir'da Kipçak topluluklanni gördü: Aktenli, penbe yüzlü, ay ve günesten daha parlak çehreli, dar gó'zlü (gözleri çekikçe), insanlan bastan çikaracak kadar ...
M. Fahrettin Kırzıoğlu, 1992
7
Güllüce bağları yolunda - Sayfa 159
Uzunca boylu, ablakça yüzlü, çekikçe gözlü, susunca güzel değil ama sevimli, konuşunca kıskanç, acı sözlü olduğu için sevimsizleşen bir kız. İrice yapılı olduğu için otuz beş yaşında varmış gibi görünüyor. Odaya girince: - Geçmiş olsun, dedi.
Memduh Şevket Esendal, 1992
8
Doğu Anadolu ve Erzincan: eskiçağdan günümüze Doğu Anadolu ...
Vaspuragan Krallığının çiftçileri önlerinden hızla geçip giden ve o zamana kadar hiç görmedikleri garip atlılar gördüler. Bunlar çekikçe gözleri ile çevreyi merakla araştıran, savrulan uzun ve örgülü saçlarıyla hafif donanımlı rüzgar gibi uçan Tük ...
Ersal Yavi, Erzincan İli (Turkey). Valilik, 1994
9
Türkçe sözlük'ün ters dizimi: Türkçe (SST) sözlük ... - Sayfa 97
ödlekçe dilekçe Peçenekçe dönekçe pekçe gerekçe Grekçe seyrekçe eşekçe zevzekçe Tacikçe dikçe çekikçe gittikçe çevikçe nazikçe Felemenkçe Frenkçe ökçe yumurta ökçe gökçe Türkçe Göktürkçe Köktürkçe küçükçe hödükçe sözlükçe ...
Belgin Tezcan Aksu, Abdurrahman Tariktaroğlu, Efrasiyap Gemalmaz, 2004
10
Ötelerin çocuǧu: Roman - Sayfa 55
Ah, neydi onun o sapsarı tutuşan alev saçları, e minicik kalkık burnu, o küçücük rujlu dudakları, çekikçe elmacık kemiklerinin üzerinde o upuzun dapadar gözleri, koyu mor rimelli uzun kirpikleri arasından rüyalar, hülyalar süzen o deniz ve gök ...
Halikarnas Balıkçısı, 1955
