«CILÂLATMAK» தொடர்புடைய துருக்கியம் புத்தகங்கள்
பின்வரும் புத்தக விவரத்தொகுப்புத் தேர்ந்தெடுப்பில்
cilâlatmak இன் பயன்பாட்டைக் கண்டறியுங்கள்.
cilâlatmak தொடர்பான புத்தகங்கள் மற்றும் துருக்கியம் இலக்கியத்தில் அதன் பயன்பாட்டுச் சூழலை வழங்குவதற்கு அதிலிருந்து பெறப்பட்ட சுருக்கமான சாரங்களைத் தொடர்புபடுத்துகின்றன.
1
Türkçede ses yansımalı kelimeler: inceleme, sözlük - Sayfa 681
Parlatmak, cilâlatmak. (Düzce -Во) 2. Tiras ederek parlatip güzellectirmek. (Düzce -Bo) DS yalamik Cilâli, parlak, îsildak, düzgün. (Tarmus Silifke ve köyleri -tç) DS yalumuk Cilâli, parlak, i§ildak, düzgün. (Düzce -Bo) DS yalap 1. Panlti. (-Bil ...
2
Türk dilinin etimoloji sözlüğü - Sayfa 120
Cilalamak, cilâlanmak, cilâlatmak, cilâlı». CİLAV, moğ. cilav (dizgin)dan cilav (dizgin)- CİLDİYE, ar. cild (bk. Cilt)den cildiye (deri sayrılıklarıyla ilgili sağaltım kurumu, deri sayrılıkları bölümü. Deriyle ilgi- İL). Cildiyeci (deri sayrılıkları uzmanı), ...
İsmet Zeki Eyuboğlu,
1991
3
Ata Atacanov'un şiirleri - 2. cilt - Sayfa 952
-ı, 580 yaağlat-: Cilâlatmak, boyatmak (ayakkabı). y. -(d)an, 138 y. -(d)anım, 38 yaağh: Yağlı. y.,590 yaağlık: 1. Başörtüsü. 2. Şal. y.-(ğ)a,634 y.,604 y. -lı, 192 yaakuut: Yakut. y.,296 yaal: Yele. y. -ıfi, 524 y. -larından, 198 yaalı: Gibi, kadar. y., 952.
4
Mesnevî: tercemesi ve şerhi - 3-4. ciltler - Sayfa 106
Apaydın ayna, sâfken, cilâlanmışken tekrar onu cilâlatmak, bilgisizliktir. Pâdişâhın makbûlü olmuş, ona karşı hoş bir hâlde oturmuş kişinin pâdişahtan mektup beklemesi, elçi gözlemesi, çirkin bir iştir. * Bir âşıkın, sevgilisinin tapısında aşk ...
Jalāl al-Dīn Rūmī (Maulana),
1973
5
İmlâ kılavuzu - Sayfa 75
... cilâci cisim,-smi C1Z cilâlamak cisimcik,-gi cizbiz cilâlanmak cisimlenmek cizir cizir cilâlatmak cismanî cizirdama cilâli civan ozirdamak cilâsiz civanmert,-di cizirdatmak cilasun civanmertlik,-gi cizirb cildiye civar cizlam cildiyeci civciv cizlamak ...
6
Futūḥ al-buldān - 1. cilt - Sayfa 192
Said vurularak yere yuvarlandığında, Cühayne'den biri onun elinden Samsame'yi aldı. Bundan sonra -kılıç, bir müddet onun elinde kaldı. Cühayne'li kılıcı parlatmak ve cilâlatmak üzere cilâcıya verdi. . Cilâcı, bu kadar kıymetli bir kılıcın onun ...
Aḥmad ibn Yaḥyá Balādhurī,
1956
7
Cāmiʻül-Fürs: İnceleme-metin - Sayfa 167
... Urdurmak ve zenväniden; bi-fethi'z-zä'i ve süküni'n-nün (2)ve bi- fethihä: Ulutmak ma'näsina ve zidäyäniden: Cilälatmak ma'näsina. Fa$lü's-sini'l-mühmele. (3)(elif). säde-kerden: Antmak ya'ni gayrden päk eylemek. sähten: Düzmek.
Şeyḫ İmām el- Bardaḫī, Hatice Şahin,
2006
8
Almanca-Türkçe sözlük - Sayfa 10
... inkâr etm.; e-e ~ treffen sözleçmek, uyuçmak, uzlaçmak abregen: sich ~ hum. F s. sich beruhigen abrelb'en 1. (massieren) ogmak 2. silmek, tcmizlemek, sürtmek 3. (wegnehmen) ogarak açindirmak 4. (Glanz geben) cilâlatmak, parlatmak 5.