«PARILDAYIŞ» தொடர்புடைய துருக்கியம் புத்தகங்கள்
பின்வரும் புத்தக விவரத்தொகுப்புத் தேர்ந்தெடுப்பில்
parıldayış இன் பயன்பாட்டைக் கண்டறியுங்கள்.
parıldayış தொடர்பான புத்தகங்கள் மற்றும் துருக்கியம் இலக்கியத்தில் அதன் பயன்பாட்டுச் சூழலை வழங்குவதற்கு அதிலிருந்து பெறப்பட்ட சுருக்கமான சாரங்களைத் தொடர்புபடுத்துகின்றன.
1
Piyeslerim - 1. cilt - Sayfa 144
Bakın, ne parıldayış, ne parıldayış!... Her birinin içinde binlerce ateş böceği yanıyor... Şair — (Gözleri kanburun ellerinde) Yine onun elleri! Şeytanın, kadının elleri! Her yeri değişiyor da elleri değişmiyor!.. Kanbur — Ellerime bakmayınız!
Necip Fâzıl Kısakürek,
1969
2
Kur'an-ı Kerim Tefsiri: Hak Dini Kur-an Dili
Burada âyetlerin, böyle bir aşağı, bir yukarı bağlanmasında iki tarafa çakan şimşek gibi bir parıldayış ve bu şekilde bir taraftan anlatılan zan kavramındaki çalkanışa, bir taraftan da onların üzerine saldırılan alevlerin parıldayışına tam bir ...
Elmalılı Hamdi Yazır,
2015
3
Tazarruʼnâme - Sayfa 380
... kenar. leb-i derya : deniz kenarı. leb-i lııışk: kuru dudak. lehad: kabir, mezar. leme'ân: parıldama, parıldayış, şimşek gibi çakıp parlama. lenıe'ân-ı serâb: serap parıldayışı. lem-yezel: zeval bulmaz, yok olmaz, bakî, dâimi. lenı-yezeli: devamlılık ...
Sinan Paşa, A. Mertol Tulum,
1971
4
Kendi gök kubbemiz - Sayfa 65
BİR. YILDIZ. AKTI. Bir yıldız aktı, gök ve deniz sarmaşır gibi, Vuslatta ilk öpüşmeyi andırdı ansızın. Birden kamaştı gözlerimiz, baktık engine. Hulyalı mavilikte bu anî parıldayış Tek bir dakîka sürmedi, kayboldu, sır gibi. Sandık ki uçtu gitti bir altın ...
5
Türkçede isim temelleri: nukayeseli Türk gramerine ... - Sayfa 72
«övmeklik» , yaktu (XIV. y ) «parıldayış,^ ışık» , sadu (P. c D) «ağıt» , buyrultu/du «emirname», bayıldı (imam-bayıldı bileşiğinde «bir türlü yemek» ) , beğendi (hünkâr-beğendi bileşiğinde «bir türlü yemek» ) , egdü (ŞT.) «b.t. eğri bıçak» , balda ...
6
Klasik Türk şiirinde anlam dünyası: edebi türler ve tarzlar - Sayfa 290
... gönül. fürûg (f) : nur, ziya, ışık, parlaklık, parıldayış. fürûş (a) : yayılan şey, yaygı, şilte, halı, seccaDE; hasır; yeryüzü, kır, sahra. füsûn (a) : sihir, büyü. füsürde (f) : donmuş. fütûr (a) : zayıflık, gevşeklik, bezginlik, usanma, usanç, bıkma; keder, ...
7
Türkçede fiillerden türetilmiş isimlerin morfolojik ve ... - Sayfa 144
... şişiriş yırtış övüş sığdırış takılış yırtınış özeniş sığınış tanış yitiriş özleyiş sıkılış tanıtılış yuvarlanış parıldayış sıkıştırış tanıtış yükseliş parlayış sınayış tanıyış yürütülüş patlayış sırıtış tapınış yürüyüş pişiriliş sırnaşış tapış yüzüş pişiriş sıyırış taranış ...
8
Gülmeyi unutanlar: roman - Sayfa 152
Nermfn yanm saat sonra, kendisini salonda, bekleyen Cemil'in yanma indiği zaman, gözlerinde mutsuz bir parıldayış vardı. Az önce dadısının söyledikleri kulaklarından gitmiyordu: «Seni bir sokak karısına tercih eden erkekten şaşaalı bir ...
9
Süleyman Nesib (Süleyman Paşazade Sami Bey): hayatı, ... - Sayfa 569
... sevme; ait olma; tas. dünya ilgisi. taban: ışıklı, parlak. tâbende: parlayan, ışık veren. tâbiş: parlayış, parıldayış. tâb-nâk: parlak, ışıklı, münevver, ziyâ-dâr. tagallüb: zorbalık, zorla hüküm sürme. tagayyür: değişme, başkalaşma, bozulma, ...
10
Konya basın tarihi - Sayfa 480
Tâbiş: Parlayış, parıldayış (rev- nâk). Tahdîş-i ezhân: Zihinleri kurcalama Tahmil: Yüklemek, taşıtmak, üzerine bir işi bırakmak. Tahsin: Alkışlamak, beğenmek, iyi ve güzel bulma. Taklibât: Kalıp ve şekil değiştirme, döndürme, çevirme.