«SIVIŞIK» தொடர்புடைய துருக்கியம் புத்தகங்கள்
பின்வரும் புத்தக விவரத்தொகுப்புத் தேர்ந்தெடுப்பில்
sıvışık இன் பயன்பாட்டைக் கண்டறியுங்கள்.
sıvışık தொடர்பான புத்தகங்கள் மற்றும் துருக்கியம் இலக்கியத்தில் அதன் பயன்பாட்டுச் சூழலை வழங்குவதற்கு அதிலிருந்து பெறப்பட்ட சுருக்கமான சாரங்களைத் தொடர்புபடுத்துகின்றன.
1
Türkçe Roman: Geçmişten Gelen: Bir erkek ve üç kadının ...
IX. Sıvışık. Evlerine taşındıkları günün ertesinde Derya uyandığında babasının çoktan gitmiş olduğunu gördü. Annesi hemen yanındaki somyada yatıyordu, bir melek kadar güzel görünüyordu uyurken. Siyah saçları yüzünün kenarından ...
2
Arkadaş Türkçe sözlük - Sayfa 937
2 (nsz) sıvışık, yapışkan bir duruma gelmek sıvaştırmak (-i) 1 üstüne sürmek, bulaştırmak 2 sıvışık, cıvık, yapışkan bir duruma getirmek sıvazlamak (-i) 1 elini bir şeyin üstünde yavaş yavaş gezdirmek. 2 okşamak, ör. Oğlunun saçlarını sıvazlayıp ...
Sıvışık, yeşil yosunlu direklere çarpıp anaforlaşırken çıkardığışapırtılar bütün öteki sesleri bastırıyordu. Birzamanlar aşağıda birsudeğirmeni varmış. Bunun kalıntısı olanbirkaç çürükdirekve makine parçasının çevresinde köpük köpük dönen ...
Amma sıvışık şeysin ha! dedi İglika, gülmekten kendini alamadı. Bekçi bir şekerdaha attı. İglika aldı, gezleyip(nişan alıp) ona vurmak istedi. Bekçi ağzını açıp başını ileri uzattı: — At ağzıma. İglika şekeri alnına çarpttı. Kahkaha ile gülmeye ...
Orada burada çamurlarıniçinden sıvışık yosunlu direkler,vıcıkvıcık yosunlu taşlar,kıyının yerini,gelgit düzeylerini işaretleyen kırmızı boyalı göstergeler yükseliyordu; eskibir iskeleyle damsız bir yapı zamanla kayarakçamura saplanmışlardı.
6
Yeni Türk lûgati - Sayfa 999
İbrahim Alâettin Gövsa. Sıvışıklık [il Yapışkan l k lık, mıcık mıcık yapışan ve yası yşşı ayrılıp çık - - mak. [e Usulle ve sürünür - - Sızdırmak – 1000 – Sızmak sıyrılınış kap bulaşığı. Sızdırımak. Sıvamak [i] Sıva sür - mek. sıva ile kaplamak.
İbrahim Alâettin Gövsa, 1930
7
Orman ışırsa: denemeler - Sayfa 18
Aslına bakılırsa, dörtte üçü su olan, bir cendere altında ezilip suyu çıktıktan sonra, sıvışık, tiksinç bir külçeye dönüşen, dönüşebilen o et ve kemik bileşimi değil mi insan? Göğsünden sırtına, elinden koluna, başından ayağına, gözünden kaşına, ...
8
Yirminci yüzyıl Türk edebiyatı: Cumhuriyet, Yeniler ... - Sayfa 420
Dişi cini de oracıkta yüreksiz bırakıverdi. Göğüs kafesinden aldı yüreğini, elinde kuş gibi çırpınmasına aldırmadan Velidağı'nın en tepesinden Ege denizine fırlattı. Yürek sulara düştü dibe ağır ağır indi. İnerken yapışkan, sıvışık, kaygansı kanı ...
Mahir Ünlü, Ömer Özcan, 1991
9
Yabanin adamlari: Hikâyeler - Sayfa 19
Pantolonunun yenlerine sildiği parmak uçlarına yeniden sıvışık terler saldırdılar. Durduğu yerden sırtını aldı, sesli sesli soludu. Kesiklik, yorulmuşiuk vücudunda fırdolayı dönüyordu. Yalnız soluması vardı şimdi, odada yorgun yorgun soluması ...
10
Kutsal isyan; Millî Kurtuluş Savaşının gerçek hikâysei - 7. cilt - Sayfa 117
... kara dük bıyıklı gence Kasrmpaşalı Çamur izzet derler, düşünceli bir delikanlı gibi görünürse de ne görünüşüne inanıp uslu, ne de takma adına bakıp sıvışık sanmayınız. Durgunluğu, tilkiliğinden, Çamurluğu da sertli- ğindendir. Gerçekten de ...
Hasan İzzettin Dinamo, 1967
இல் உள்ள வார்த்தைகளில் மறைக்கப்பட்டிருக்கும் எல்லாவற்றையும் கண்டறியுங்கள் 
