«TOKUŞMAK» தொடர்புடைய துருக்கியம் புத்தகங்கள்
பின்வரும் புத்தக விவரத்தொகுப்புத் தேர்ந்தெடுப்பில்
tokuşmak இன் பயன்பாட்டைக் கண்டறியுங்கள்.
tokuşmak தொடர்பான புத்தகங்கள் மற்றும் துருக்கியம் இலக்கியத்தில் அதன் பயன்பாட்டுச் சூழலை வழங்குவதற்கு அதிலிருந்து பெறப்பட்ட சுருக்கமான சாரங்களைத் தொடர்புபடுத்துகின்றன.
1
XIII. [i.e. On üçüncü] yüzyıldan beri Türkiye Türkçesiyle ...
Ve sadme ve tokuşmak ve yanbaşı gelmek ^JUlT ,^ib öb ve çatmak ve çarpışmak mânasma gelir. (Bürh. XVIII-XIX. 149) § Küsten [Fa.] : Karşılıklı tokuşmak ve çatmak ve yanbaşı gelmek dLiT ^b öb mânasınadır, Arabide müsademe denir.
Ömer Asım Aksoy, Dehri Dilçin, 1972
2
Fransızca-türkçe: resimli büyük dil kılavuzu ... - Sayfa 628
Dokunmak, tokuşmak. Fig. Karşılıklı olarak birbirini incitmek. Heurtoir n. m. Kapı tokmağı. Ch. de /. Şömen- döfer yollarında çıkmaz yol şeklinde olarak vagonları durdurmak için yapılan tertibat. Syn. Butoir. Heuse (heu-ze) n.f. Ortazamanlarda ...
Reşat Nuri Güntekin, Ali Süha Delilbaşı, Nurullah Ataç, 1935
3
Yeni Türk lûgati - Sayfa 1135
Tokuşmak [f Biribi. rine dokunmak, çarpışmak. Tokuşturmak [f Biribirine dokundurmak, vuruşturmak, çarpıştırmak. Tokuz [s Tok, sık ( kumaş ). Tolerans [i ] Tahammül, hoşgörme, müsamaha, müsaade. Tolga [i ] Kızılhunnap denilen kızıl Özlü sert ...
İbrahim Alâettin Gövsa, 1930
4
XIII, [i.e. On üçüncü] asirdan günümüze kadar kitaplardan ...
277-2) § Kûs İFaJ : Yanbaşı ve iki nesne birbirine muhkem tokuşmak. (Deş. XVI. 277) Yanbaşı gelmek: [Bk. I, II] Çatmak, tokuşmak, çarpışmak. Var iken mihr-i ruhun ortaya atıldı deyü Şem'a bir yanbaşı geldi bu gece pervane (ÂH. XVI.
5
Yeni Argo Sözlüğü: - Sayfa 103
çarpmak, kütlemek, tokuşmak fotoyla kaçırmak fr. t. • bir işi, bir taşıtı, bir kimseyi kılpayı kaçırmak fransız a. s. fr. • 1. bir konu hakkında bilgisi olmayan kimse 2. ilgisiz, ilgi göstermeyen kimse fransız salatası dey. fr. it. t. • karmaşık biçimde duran ...
6
Atatürk ve Türk dili: Atatürk devri yazarlarının Türk dili ... - Sayfa 728
Vur, bul, sev gibi köklerden vuruş, vuruşmak, vuruşma, buluşmak, buluş, buluşma, sevişmek, seviş, sevişme, tokuşmaktan, dokunuş, tokuş, tok, bizim Araptan aldığımız "temas" sözünün eksiksiz karşılığıdır. Tokuşmak, temas etmek demektir, ...
7
Ömer Asım Aksoy armağanı - Sayfa 248
... 103; III, 183) [tokuşmak (I, 359), tokuşğan (I, 519), tokışmak (I, 170)]; tonğ / tong tong [ciJbj ih-J / ıii-^J] *onğ 'ong etti 'Katı bir şey sert bir yere düşerek ses verdi', içi boş olmayan, som olan bir şeye tong nenğ denir. (III, 356). b. Taş, tahta, kemik ...
Ömer Asım Aksoy, Mustafa Canpolat, Semih Tezcan, 1978
8
Ferahu'r-Ruh: Muhammediye şerhi - 2. cilt - Sayfa 208
Hakk'ın tecellîlerinden bir mertebeyi tasvir etmiş olması da mümkündür. Anla. yevme'l-vitâs: kırmak, vurmak, kızmak, çarpışmak, tartışmak ve tokuşmak günü ki dünyadır. penc havâs: beş duyu. Yâni hissetme kuvvetidir ki işitme, görme, koklama ...
İsmail Hakkı (Bursalı), Mustafa Utku, 2007
9
Tarih-i İbn-i Kesı̂r tercümesi: 4. cilt, 1. kısım : dil ... - Sayfa 711
50b/8; krş. dokun-, tokın- (okun-: Dokunmak, örülmek 201b/ 12. (oku;-: Tokuşmak, çarpışmak 7a/l9. foksan: Doksan Il7b/I9. I67a/14. I75a/I2. foksanıncı: Doksanıncı 1 2 1 a/l . tokuz: Dokuz 39b/9. 103b/l. 1 7 la/14, (okuzıncı, (okuzuncı: 140a/ 15.
Ismāʻīl ibn ʻUmar Ibn Kathīr, Şirvanlı Mahmud, Arslan Tekin, 1998
10
Alanya: tarihi-turistik kılavuz - Sayfa 64
Düşündüm: dağ ile tokuşmak akıl kârı değildir. Zarardan başka b:r so nuç vermez!.. Dedim. Senin yüce katında kendime bir sığınak istirhamını muvafık buldum. Eğer şahane merhametiniz icabı olarak memleketinizin bir köşesinde bir parça ...
İbrahim Hakkı Konyalı, M. Ali Kemaloğlu, 1946
இல் உள்ள வார்த்தைகளில் மறைக்கப்பட்டிருக்கும் எல்லாவற்றையும் கண்டறியுங்கள் 
