10 ТУРЕЦЬКА КНИЖКИ ПОВ'ЯЗАНІ ІЗ «NABZINI SAYMAK»
Дізнайтеся про вживання
nabzını saymak з наступної бібліографічної підбірки. Книжки пов'язані зі словом
nabzını saymak та короткі уривки з них для забезпечення контексту його використання в турецька літературі.
1
Açıklamalı Deyimler Sözlüğü:
Nabzını saymak için 2. Bir kişininyada olayın o anki durumunu tespit etmek. “İlkin yayımcılara uğruyor, onların nabzını tutuyorlar.” (YGS2012) nalıncı keseri gibikendine yontmak Bkz. kendine yontmak. namalmak Yaptığı bir davranışla ...
Avuçlannı açarak, sanki havayı tartıyormuş gibi yaptı. Çıkmaz sokaklarda, bir çaresizlik içinde olduğu belliydi. Odayı, hüzün yüklü bir sessizlik doldurdu. O esnada güzel, zarif bir hemşire, usulca içeri süzüldü. Hocanın hem nabzını saymak hem ...
3
Türk Edebiyatı - 403-406. sayılar - Sayfa 55
... kuş tüyünden, Sevginin en içlisinden şeffaf saraylar yapan perilerin Ateşten gül çıkaran parmak uçlarının Nabzına ayarladım, ayarladıkça arındım... İlk kızını ben ayarttım Tanrım, saymasını bilirsin, ayartılınca arındım Benden yeşerdi ovalar, ...
4
Arif Nihat Asya ihtişamı - Sayfa 28
O esnada, zarif bir hemşire, hem ateşini ölçmek, hem de nabzını saymak için, usulca içeri girdi. Arif Nihat Asya'nın bileğini, sedef renkli ince, uzun parmaklarıyla kavradı. Şair hastamız, güzel hemşireyi baştan ayağa süzdükten, sonra, zarif bir ...
Yavuz Bülent Bâkiler, Arif Nihat Asya, 2007
5
Perşembenin gelişi - Sayfa 557
3 Ocak 1990 çarşamba günü, kalemi ele aldığımda, çok önemli gelişmeler gebe bir yılın nabzını saymak, titreyişlerini kayda geçirmek kadar, günlük yaşantımıza, alışkanlıklarımıza dil sürçmelerimize ve bazı soyut değerlere de değinmek ...
İsmail Berduk Olgaçay, 1994
6
İngilizce çeviri tekniği - 1. cilt - Sayfa 114
O36.do wrong yanlış hareket etmek 037.drive one mad bir kimseyi deli etmek 038.eat one's lunch bir kimsenin öğlen yemeği yemesi 039.feel one's pulse bir kimsenin nabzını saymak (MO.feel one's way el yordamı ile ilerlemek 041.feel plain ...
7
First Lessons in Modern Turkish - Sayfa 217
... in succession müteselsilen successively mütesebbis displaying initiative Na (negative prefix used with a few adjectives of Arabic origin) natamam incomplete namewcut nonexistent, absent nabiz pulse nabzini saymak (nabzini to count the ...
8
Nimetşinas; roman - Sayfa 109
İçten acısını anlatmaya yarar diye hastanın nabzını eline alır, saatini çıkarır, vuruşlarını saymağa başlar. Doktor, gözlüğünün altından gülerek: — Gördünüz mü Beyefendi, Hanımı ne kadar seviyor? Burada hekim varken kendisi de doktorluk ...
Hüseyin Rahmi Gürpınar, 1965
9
Kültürün nabzını tutan: Doğan Hızlan - Sayfa 106
at yapıtının 'bireysel' ve 'kişisel' olanda kristalleştiğini yok saymaya götürmez onu. Dolayısıyla, Hızlan, eskiyle yeninin, toplumsalla bireyselin, nesnelle öznelin, kişiselle kamusalın, yukarıda kullandığım deyimle söyleyelim, kat ...
10
Efsâneleri, destânları, hikâyeleriyle şehirden şehire Anadolu - Sayfa 341
Derviş hastaya yaklaşmış, nabzını tutarak sorular sormaya başlamış: "Derdin ne? Kimi seviyorsun? Nerede? Ne iş yapar?" Kız da çıt yok. Derken birçok meslekler saymış. Bir ara "çoban" deyince kızın nabzı şiddetle atmaya başlamış.
