与 «BELERTMEK»相关的土耳其语书籍
在以下的参考文献中发现
belertmek的用法。与
belertmek相关的书籍以及同一来源的简短摘要提供其在 土耳其语文献中的使用情境。
1
Deyimler Sözlüğü: Türkmen Türkçesi – Türkiye Türkçesi
... gözüñi akcartmak:Gözünü ağartmak,gözlerini belertmek, akı çok görünecekbir şekildegözlerini açmak, öfkeyle bakmak, öfkeli görünmek,birini bakışlarıyla korkutmaya çalışmak. gözüñi alartmak: Gözlerini belertmek, gözünü ağartmak,akı çok ...
Mehmet Kara, Mehmet Nebioğlu, Cihan Dinar, 2014
2
Gaziantep ağzı: Sözlük ve kullanılmıyan kelimeler - Sayfa 91
Ömer Asım Aksoy. § Eş-şuhus [Ar.] : Gözleri açıp kirpikleri oynatmıyarak ve bakmıyarak dikip durmak manasınadır ki beleri kalmak tâbir olunur, tfrat-ı hayretten ve dehşetten neşet eder. Muktezır bakışı gibi. (Kam.) bereltmek, (belertmek): ...
3
Türkiyede halk ağzindan söz derleme dergisi - 2. cilt - Sayfa 670
Göz basmiç [S.], Göz deymis çocuk (Kayseri) Göz bayci ve Göz bayici [Is.] , Hok- kabaz, sihirbaz, göz boyayici (Gazi- antep) Göz belertmek [F.], Hiddetle gözle- rinin akmi göstererek bakmak(Oyle gözlerini bêler tti ki hep kaçtilar: Çankiri; Develi ...
4
Beydağ, "Balyambolu", "Palaipolis" - Sayfa 230
Göz ağırtmak, belertmek: Birine sert bakmak. Gözü karartmak: Karar vermek. Gözden düşmek: İtibarını kaybetmek. Göze girmek: İtibar kazanmak, Kendini beğindirmek. Göze batmak: Dikkati üstüne çekmek. Gök zengin: Sonsuz zengin.
5
Eski Türkçeden Eski Anadolu Türkçesine anlam değişmeleri - Sayfa 145
Kaş. belertmek -göz-, yan bakmak TS alardu bak- = alan alan bak-: dikkatli dikkatli, sert sert bakmak "Ömer Arfece'nin yüzüne alan alan baktı." (TS I 87) alçak Taradığımız kaynaklarda Eski Anadolu Türkçesine kadar 'yumuşak huylu, alçak ...
6
İmlâ kılavuzu - Sayfa 68
Belen belletici begenme belenmek belletmek begenmek belermek belli behemehal belertmek bembeyaz beher bele? bemol,-lü behey beleççi ben behimi beleççilik.-o'i bencil behre belge bencileyin beis,-e's belgeleme bencilik,-gi bej ...
Atatürk Kültür, Dil, ve Tarih Yüksek Kurumu (Turkey), 1988
7
Hakas destanı: Altın Çüs : (giriş-metin-aktarma-dizin) - Sayfa 204
3106 Pölert- (gözQ) belertmek. iyice açmak p.-e 3144. 3175. 3354, 3524. 3649, 3875 pörlk börk, sapka 856, 1038, 1916 p.+ïn (pörlgïn) 335, 1996 pöris çekil, biçim p.+ï (pörlzl) 1993 pözlk yüksek; büyük; zirve 507, 2127 p.+! (pözïgl) 3, 19, 116, ...
8
Gramofonlar, radyolar, teypler: öyküler - Sayfa 136
dedi askerî savcı, gözlerini belerte belerte. «Bu düzen değişecek, demişsin!» «Dedim!» dedim. «Kompozisyon derslerinde de İlhan Selçuk'un, Çetin Altan'ın, Oktay Akbal'ın yazıları üstünden metin çalışması yapıyor- muşsun!» dedi. «Doğru!
9
Sürgünler: Öyküler - Sayfa 17
Dazlak kafa, gözlerini belerte belerte : «Ya, Muharrem Efendi dedi, bu iş burada biter. Zamanında böyle olmaz, kalite lazım dedik ama dinletemedik sivri akıllılara... «Anlıyamadım efendim. Anlıyamazsın ya, o zaman biz de anhyamıyor- duk.
Ondaki bu değişiklikleri önce annesi ayrımsamış ve kocasına anlatmış olmalıydı. Turgut bey, bir akşam yine kamçısını sallaya sallaya eve gelmiş, Kerim Turgut'u bir köşeye çekmiş, gözlerini belerte belerte, suratı kıpkırmızı kesilerek, erkeklik ve ...
