与 «PARILDAYICI»相关的土耳其语书籍
在以下的参考文献中发现
parıldayıcı的用法。与
parıldayıcı相关的书籍以及同一来源的简短摘要提供其在 土耳其语文献中的使用情境。
1
Türkçe-İngilizce teknik terimler sözlüğü - Sayfa 916
ölçmek Measure a liquid (to). ~ ölçüsü Liquid measure. ~ ölçüsüne ait Aerometrical. ~ parıldayıcı Liquid scintil- lator. ~ parıldayıcı sayacı Liquid scintil- latron counter. ~ prizması Liquid prism. ~ renk filtresi Liquid light filter. ~ sabun Liquid soap.
2
Tazarruʼnâme - Sayfa 380
... müsmir, bereketli. levânıi' : parıldayıcı, parlayıp ışık verici nesneler. levazım: ayrıhnmaz şeyler, gerekler, lüzumlu nesne ve haller. levh: üzerine yazı yazılan veya kazılan yassı, düz tahta, yazı tahtası. leyâl, leyâli: geceler. lezâiz: tatlı olup haz ...
Sinan Paşa, A. Mertol Tulum,
1971
3
Neşrı̂ tarihi - 2. cilt - Sayfa 32
Sancakların dibinde Sultan Mehmed, parlak ay ve parıldayıcı güneş gibi, 8.000 Rûm serveri ile yetişdi. Çavuşlar, dualar ederek önünce yürür(ler)di. Sultan (Mehmed) ın heybetini ve güc (salâbet) ünü gören Emîr Süleyman, hemen korkup ...
Neşrî, Mehmet Altay Köymen,
1984
4
Türkçe sözlük'ün ters dizimi: Türkçe (SST) sözlük ... - Sayfa 143
bağıntıcı abartıcı kabartıcı obartıcı yaşartıcı tartıcı ayartıcı kızartıcı yüz kızartıcı çıldırtıcı fışkırtıcı kışkırtıcı şaşırtıcı yırtıcı iç ısıstıcı ayıcı parıldayıcı yıkayıcı ölü yıkayıcı parçalayıcı ufalayıcı yongalayıcı kulak tırmalayıcı göktırmalayıcı paralayıcı ...
Belgin Tezcan Aksu, Abdurrahman Tariktaroğlu, Efrasiyap Gemalmaz,
2004
5
Arkadaş Türkçe sözlük - Sayfa 1176
1 parıldayan, parıldayıcı. 2 a. şimşek. 3 s. ha. çok parlak. Yıldırak ö.a.gökb. ** Süheyl. yıldırıma. 1 gök gürültüsü ve şimşek biçiminde görülen, havayla yer arasındaki elektrik boşalması. 2 ad tamlamalarında belirten olduğunda belirtilenin çök ...
6
Türkiye halkının kültür kökenleri: teknikleri, ... - Sayfa 808
Buna karşılık, yıldızların bol. açık ve parıldayıcı olmaları, kışın donla birlikte, güzel havanın işaretidirler (253). I * * * Bize Yerköy (Yz) de anlatılmıştı: sel geleceği zaman haşarat dere kenarından itibaren acele yukarılara tırmanırlarmış ve köylüler ...
7
Balkanlar'da Türk istiklâl hareketleri - Sayfa 280
Devran : Zaman. Felek. Devir, çağ. Direhşan : Parıldayıcı, parlak. Duhul : İneri girme. Duçar : Gelme, çatma, ulaşma, tutulma, uğrama. — E — Edna : Alçak, daha ya da pek aşağı. Efkâr : Fikirler. Efzun : Ziyade, çok. Aşkın, taşkın. Eltâf : Lütuflar.
8
Silsile-i zeheb - altun silsile: altun halka - Sayfa 80
Bu alâyişsiz, kerametin belirtilmesini denaet bilen, şeriatten başka mizan ve ölçü tanımayan, boş ve manasız tek kelimesi ve hareketi olmıyan, dışarıdan kuru gibi görünüp de içeriden avizelerinin her mumunda bir güneş parıldayıcı bir sarayın ...
Necip Fâzıl Kısakürek,
1959
9
Tuhfe-i Murâdı̂: inceleme, metin, dizin
Traditional medicine; formulae; receipts; prescriptions; early works to 1800.
Şirvanî Mahmud, Mustafa Argunşah,
1999