Bedeutung von "façeta" im Wörterbuch Türkisch

AUSSPRACHE VON FAÇETA AUF TÜRKISCH

façeta

WAS BEDEUTET FAÇETA AUF TÜRKISCH

Definition von façeta im Wörterbuch Türkisch

Jede der facettierten Flächen des Diamanten ist die Facette.

façeta Elmasın yontulmuş yüzlerinden her biri, faseta.

ÜBERSETZUNG VON FAÇETA

Erfahre, wie die Übersetzung von façeta auf 25 Sprachen mit unserem mehrsprachigen Übersetzer Türkisch lautet.

Die Übersetzungen von façeta auf andere Sprachen, die in diesem Bereich vorgestellt werden, sind zustande gekommen durch automatische statistische Übersetzung, wobei die Basiseinheit der Übersetzung das Wort «façeta» in Türkisch ist.

• Übersetzer Deutsch - Chinesisch: 表圈
• Übersetzer Deutsch - Spanisch: bisel
• Übersetzer Deutsch - Englisch: bezel
• Übersetzer Deutsch - Hindi: पेनल
• Übersetzer Deutsch - Arabisch: مدي
• Übersetzer Deutsch - Russisch: ободок
• Übersetzer Deutsch - Portugiesisch: bisel
• Übersetzer Deutsch - Bengalisch: কোনো কিছুর সরু ফ্রেম
• Übersetzer Deutsch - Französisch: lunette
• Übersetzer Deutsch - Malaysisch: bezel
• Übersetzer Deutsch - Deutsch: Lünette
• Übersetzer Deutsch - Japanisch: ベゼル
• Übersetzer Deutsch - Koreanisch: 베젤
• Übersetzer Deutsch - Javanisch: ngelmu kebatinan ´
• Übersetzer Deutsch - Vietnamesisch: bezel
• Übersetzer Deutsch - Tamil: உளிச்சாயுமோரம்
• Übersetzer Deutsch - Marathi: बेझल
• Türkisch: façeta
• Übersetzer Deutsch - Italienisch: lunetta
• Übersetzer Deutsch - Polnisch: ramka
• Übersetzer Deutsch - Ukrainisch: ободок
• Übersetzer Deutsch - Rumänisch: bezel
• Übersetzer Deutsch - Griechisch: πρόσοψη
• Übersetzer Deutsch - Afrikaans: ring
• Übersetzer Deutsch - Schwedisch: infattning
• Übersetzer Deutsch - Norwegisch: bezel

10 BÜCHER, DIE MIT «FAÇETA» IM ZUSAMMENHANG STEHEN

Entdecke den Gebrauch von façeta in der folgenden bibliographischen Auswahl. Bücher, die mit façeta im Zusammenhang stehen und kurze Auszüge derselben, um seinen Gebrauch in der Literatur kontextbezogen darzustellen.

Arkeoloji ve sanat - 24. cilt,106-111. sayılar - Sayfa 22

Façeta ağızlı çömlek parçası (Onhoroz): Kiremit rengi hamurlu, mineral ve az oranda kireç katkılı, iyi fınnlanmış, dış yüzey bej renk astarlı, iç yüzey, ağzın altından itibaren astarsız, açkılı, gövde üze- nnde kırmızı renk ile yapılmış bezeme ...

Nezih Başgelen, 2002

Bir Dinozorun Gezileri:

Ama oradakaldığı zaman,yaşambüsbütün renklenirdi. Nimet Arzık, şaşırtıcı, hem de çok şaşırtıcı bir kadındı. Annem Şefika, beklenmedik değişikyanları olan insanlar için “çok façetalı” derdi. “Façeta” elmasın tıraş edilen kısımlarına verilenadmış ...

Mîna Urgan, 2014

Instanbul Üniversitesi Coğrafya Enstitüsü dergisi

Bu façetalı yamaçlar âdeta cetvel ile çizilmiş kadar düz bir hat boyunca doğuya doğru uzanır ve İznikin güneyinde de devam eder. Façeta şekli, çok yeni bir fay ile alâkalı olduğuna şüphe edilemiyecek kadar karakteristiktir ve henüz sellerle ...

İstanbul Üniversitesi. Deniz Bilimleri ve Coğrafya Enstitüsü, 1956

Atom Çocuklari - Sayfa 61

Gül Witt Dennis Witt. SÖYLE ARKADAŞIM Söyle arkadaşım, söyle! Batarya'ları susturacak kadar Bir Barkarol'da benim için söyle! Söyle ki Gali'ilerimiz batmadan, Dinletelim façeta güzellerine Ve çifte faküllü Medicilere. Çal arkadaşım çal!

Gül Witt, ‎Dennis Witt, 2015

Bir dinozorun gezileri: yaşantı - Sayfa 52

Annem Şefika, beklenmedik değişik yanları olan insanlar için "çok façetalı" derdi. "Façeta" elmasın tıraş edilen kısımlarına verilen admış. Nimet Hanım da çok façetalıydı. Bir bakardınız, birini, acımasız bir ironiyle yerin dibine batırır, rezil ederdi.

Mina Urgan, 1999

Türkçedeki yabancı sözcükler sözlüğü - Sayfa 114

2) döverek, hırpalayarak görünüşünü, kılığını bozmak. façeta a. İt. elmasın yontulmuş yüzlerinden her biri. eş. faseta. façetalı s. İt. T. 1 üzerinde façetaları bulunan, yontulmuş olan (elmas). 2 üzerinde çentikler oluşan (çakıl vb.). façuna a. It. den.

Ali Püsküllüoğlu, 1997

Türkisch-deutsches Wörterbuch - Sayfa 367

façeta 367 fakir faça 1); ~ edip durmak (od. edip eglenmek) naut. beidrehen bzw. beigedreht liegen ~ etmek naut. I. das Toppsegel backholen 2. bei-drehen, -legen; backen (Schiff) 3. backkommen (Segel) ~ -ya gelmek (b-le) V treffen, ...

Karl Steuerwald, 1988

Lectiuni de anatomie practica - Sayfa 92

ImpingeÇï rotula înäuntru, cu vêrful degetelor în lungul margine! sale externe, exploraÇi marginea si jumëtate din façeta externä a trocleeï, ast-fel descoperitä ; repetaÇÏ acelasï lucru înäuntru, veÇf simri însa mai puÇin marginea internä a ...

E. Juvara, 1897

Eski zamanlarda İstanbul hayatı - 15. kitap - Sayfa 247

İstitrat-1090 [1679] tarihinde Eğrikapı'da arayıcının502 biri mezbeleyi karıştırırken yuvarlak bir taş bulur ve bir kaşıkçıya götürüp üç kaşık ile trampa eder. 501 faseta yahut façeta: Elmasın yontulmuş yüzeylerinden her biri. (TS) 502 arayıcı: ...

Ali Rıza Balıkhane Nazırı, ‎Ali Şükrü Çoruk, 2001

İmlâ kılavuzu - Sayfa 105

fa fakülte farenjit faal,-li fal fárfara faaliyet falaka farfaraci fabl falan farfarauk,-gi fabrika falanca tarima fabrikaci falan festeltiz fanroak fabrikasyon falan fesmekân farig fabrikatör falan filan farika facia falci faril faça falcilik,-gi Farisî façeta fálcete ...

Hasan Eren, 1985