Bedeutung von "yüksük kadar" im Wörterbuch Türkisch

AUSSPRACHE VON YÜKSÜK KADAR AUF TÜRKISCH

yüksük kadar

WAS BEDEUTET YÜKSÜK KADAR AUF TÜRKISCH

Definition von yüksük kadar im Wörterbuch Türkisch

So wenig wie, so wenig wie ein Fingerhut.

yüksük kadar Az, çok az, az miktarda.

ÜBERSETZUNG VON YÜKSÜK KADAR

Erfahre, wie die Übersetzung von yüksük kadar auf 25 Sprachen mit unserem mehrsprachigen Übersetzer Türkisch lautet.

Die Übersetzungen von yüksük kadar auf andere Sprachen, die in diesem Bereich vorgestellt werden, sind zustande gekommen durch automatische statistische Übersetzung, wobei die Basiseinheit der Übersetzung das Wort «yüksük kadar» in Türkisch ist.

• Übersetzer Deutsch - Chinesisch: 作为顶针
• Übersetzer Deutsch - Spanisch: como dedales
• Übersetzer Deutsch - Englisch: as thimbles
• Übersetzer Deutsch - Hindi: thimbles के रूप में
• Übersetzer Deutsch - Arabisch: كما الكشتبانات
• Übersetzer Deutsch - Russisch: а наперстки
• Übersetzer Deutsch - Portugiesisch: como dedais
• Übersetzer Deutsch - Bengalisch: অঙ্গুষ্ঠানা পর্যন্ত
• Übersetzer Deutsch - Französisch: comme cosses
• Übersetzer Deutsch - Malaysisch: Paha
• Übersetzer Deutsch - Deutsch: wie Fingerhüte
• Übersetzer Deutsch - Japanisch: シンブルとして
• Übersetzer Deutsch - Koreanisch: 골무 로
• Übersetzer Deutsch - Javanisch: nganti thimble
• Übersetzer Deutsch - Vietnamesisch: như thimbles
• Übersetzer Deutsch - Tamil: விரல் கவசம் வரை
• Übersetzer Deutsch - Marathi: टोपण पर्यंत
• Türkisch: yüksük kadar
• Übersetzer Deutsch - Italienisch: come ditali
• Übersetzer Deutsch - Polnisch: jak naparstki
• Übersetzer Deutsch - Ukrainisch: а наперстки
• Übersetzer Deutsch - Rumänisch: ca degetare
• Übersetzer Deutsch - Griechisch: όπως δαχτυλήθρες
• Übersetzer Deutsch - Afrikaans: as toukramme
• Übersetzer Deutsch - Schwedisch: som rörfickor
• Übersetzer Deutsch - Norwegisch: som fingerbøl

10 BÜCHER, DIE MIT «YÜKSÜK KADAR» IM ZUSAMMENHANG STEHEN

Entdecke den Gebrauch von yüksük kadar in der folgenden bibliographischen Auswahl. Bücher, die mit yüksük kadar im Zusammenhang stehen und kurze Auszüge derselben, um seinen Gebrauch in der Literatur kontextbezogen darzustellen.

Resimli Türkçe sözlük - Sayfa 636

Yüksek kapı. 2. Belirli bir düzeyden daha yukarıda bulunan : Orası yüksek olduğu için rüzgârlı olur. 3. mec. Güçlü, şiddetli : yüksek bir sesle bağırdı. 4. mec. Üstün aşamalı : Yükseköğretim. 5. mec. Erdemli : Yüksek duygu. § Yüksek perdeden ...

Türk Dil Kurumu, ‎Kemal Demiray, ‎Muammer Bakr, 1977

Zor Yokuşu: Seçme Öyküler

Likör kadehlerine bak, yüksük kadar, bu ne bu? Nane likörümü? Demin yolda birözel arabageçti. İçindebıyıklı birsubay vardı. Adam, vallahi dört dörtlük kurulmuştu. Hello! diyeel salladım. O da bana sallamaz mı? Akılsız, benHello diyecek ...

Nezihe Meriç, 2014

Atina'daki Büyükada - Sayfa 54

Ne güzel günlerdi onlar. Yüksük kadar kadehleri vardı. Onunla içerlerdi rakıyı. Rakıları bitmeye yakın beni kapının önüne nöbete koyardı ustam. Kim geçiyorsa sokaktan isimlerini söylerdim içeri girip. Hoşlandığı biri olursa bağırarak çağırırdı.

Fıstık Ahmet Tanrıverdi, 2007

Mustafa Necati'nın söyledikleri - Sayfa 433

Ankara değil fakat bütün İnkılab tarihi ağlayacaktır.Ameliyat muvaffakiyetle neticelendi. Fakat yüksük kadar küçük bir körolası körbağırsak bir cihandan büyük ve Türk adı kadar sağlam Necati'yi aldı götürdü. İnsan hayatının bu anlaşılmaz sırları ...

Mustafa Necati, ‎Tülay Alim Baran, 2008

Cumhuriyet döneminde bir devlet adamı: Mustafa Necati - Sayfa 179

Fakat yüksük kadar küçük kör olası kör bağırsak bir cihandan büyük ve Türk adı kadar sağlam Necati'yi aldı, götürdü. İnsanlar hayatın bu anlaşılmaz sırları önünde ve kulaktozuna yediği hançerin acısı altında kızamıyor, ağlayamıyor, ...

Mustafa Eski, 1999

Yemende Türkler: tarihimizin ibret levhas: - Sayfa 17

150 metre ırtifaında, yâni Ayasofyanın takriben üç misli yüksek olan bu Ehramın hacmi yirmi beş milyon metre mikâbı tuttuğunu ve 6600 senede yalnız üstündeki -evvelce beyaz cilâlı taştan çok parlak yapılmış olan- sıva kısmı dökülerek taş ...

Zeki Ehiloğlu, 1952

Ali Ekrem Bolayır'ın hâtıraları - Sayfa 128

Bir sabah erkenden şehrin yüksek dağına tırmandık, zeytinliklerin arasına girdik, ağaçlarda uçuşan küçük kuşlara çiftelerimizi boşaltmağa başladık. Benim ilk atışımda bir kuş çağız yere düşmesin mi? Sevincimden elerimi çırparken Atıf Bey "Bu ...

Ali Ekrem Bolayır, ‎Metîn K. Özgül, 1991

Delikır ile kırmızı başlıklı seyirci - Sayfa 62

Ama saatler ilerleyip, içkiler içildikçe ve o yüksük kadar kalmış mideler doldukça, protokol, düzen bir yana itiliyor. Bizimkiler yanlarındaki, karşılarındaki İngiliz subayları ile el kol işaretleri ile anlaşmaya, gülmeye, hatta birbirlerine anlatabildikleri ...

Füsun Erbulak, ‎Altan Erbulak, 1989

Tombul Teyze albümü - 2. sayı

TOMBUL TEYZE KENDİNE SIĞINAK YAPTIRIYOR: — Ayol, bu yüksük kadar çukura ben nasıl sığarım. Genişletin şunu!.. MBmfflm TOMBUL TEYZE İANE VERİYOR: — Aferin yavrularım, böyle çalıştığınızı. TOMBUL TEYZE ALBÜMÜ /

Ramiz Gökçe, 1941

Eski İstanbul yosmaları - Sayfa 24

Yüksük kadar evladım sızırılmış altın gibidir. — Canım nafile telâş etme... Oğlanla kızın arasında bir şey yok. Çok şükür kızımızın âyarı bozuk değil. — Ne de olsa böyle şeyleri sevmem. — Be hatun... Gönle kumanda olur mu? Oğlan görmüş ...

Refî Cevad Ulunay, 1959

NACHRICHTEN, IN DENEN DER BEGRIFF «YÜKSÜK KADAR» VORKOMMT

Erfahre, worüber man in den einheimischen und internationalen Medien spricht und wie der Begriff yüksük kadar im Kontext der folgenden Nachrichten gebraucht wird.

Yıllar sonra bir alaturka gazino deneyimi

Glenmhor, ki dünyada sadece beş on şişe kalmış, artık üretilmiyor, 61 dereceydi. Tabii bunlardan bardak bardak içilmiyor, bir yüksük kadar, sadece tatmak için! «Hürriyet, Apr 12»