WHAT DOES KARINCALANMAK MEAN IN TURKISH?
Click to
see the original definition of «karıncalanmak» in the Turkish dictionary.
Click to
see the automatic translation of the definition in English.
Definition of karıncalanmak in the Turkish dictionary
tingling Once upon a time, ants flock to something. After a lethargy in the body, I wake up to the impression that the blood circulation starts to circulate around the ants in that place. / (Metal surfaces) Small holes occasionally formed due to rust. / Due to excessive mind fatigue, it is difficult to conceptualize a situation. karıncalanmak Bir yere, bir şey üzerine karınca üşüşmek. / Vücudun bir yerindeki uyuşukluktan sonra, kan dolaşımının başlamasıyla o yerde karıncalar dolaşır gibi bir izlenim uyanmak. / (Metal yüzeylerde) Pas yüzünden yer yer ufak delikler oluşmak. / Aşırı zihin yorgunluğundan dolayı bir şeyi, bir durumu kavramada zorluk çekmek.
Click to
see the original definition of «karıncalanmak» in the Turkish dictionary.
Click to
see the automatic translation of the definition in English.
10 TURKISH BOOKS RELATING TO «KARINCALANMAK»
Discover the use of
karıncalanmak in the following bibliographical selection. Books relating to
karıncalanmak and brief extracts from same to provide context of its use in Turkish literature.
1
Arkadaş Türkçe sözlük - Sayfa 587
kargadelen karıncalanmak kargadelen b. a. kabuğu ince ve çok gevrek olduğu için kolay kınlan bir badem türü. kargagiller ç. a. hayb. kuşlar sınıfının ötücü kuşlar takımından, çok bilinen örneği karga olan kuşlar familyası. kargaşa a. 1 karışıklık ...
2
Antakya ağzı: dilbilgisi ve sözlük - Sayfa 162
kımış kımış etmek: Vücudun bir yeri karıncalanmak, kaşınmak. "Ayağımın altı kımış kımış edo. " : Karıncalanmak. "Bayyak elim uyuşuktu, şindi kımışo. " : Kına gecesi, gelinin ağlatılması. Gelini ortaya getirirlerken başına beyaz bir örtü örtülür.
3
Almanca konuşma ve uyum rehberim: - Sayfa 214
... [çoğul] kandolaşımışikayeti Kreislauferkrankung,-en kan dolaşım hastalığı Kreislaufmittel,- kan dolaşımı ilacı Kreislaufstörung,-en kan dolaşımı bozukluğu die Kreuzschmerzen [çoğul] bel ağrısı — kribbeln karıncalanmak Krise,-n kriz Krone,-n ...
4
Deyimler Sözlüğü: Türkmen Türkçesi – Türkiye Türkçesi
Güçsüz düşmekten veya korkmaktan gözleri karıncalanmak.2. Yiğitliközelliği ortayaçıkmak, kahramanlık alâmeti belirmek. göz urmak:Göz değmek, nazara gelmek, uğursuzluk getirdiğine inanılan kıskançvehayran bakışlar dolayısıyla kötü ...
Mehmet Kara, Mehmet Nebioğlu, Cihan Dinar, 2014
5
Resimli yeni ...: A-K: - Sayfa 1291
Duymaz, Uyuşmak j hissetmez olma , olmak § Tenbelliğe duçar olma, olmak § Karıncalanma, karıncalanmak § Pazarlıkta veya bir mukavele aktinde tarafeyn biribirile anlaşma, anlaşmak. [S'engourdir; s' as- soupir § üevenir paresseux, euse.] ...
6
Yazılı Türkçenin kelime sıklığı sözlüğü - Sayfa 98
... 1 kargaşa 29 kargaşalık 7 kargı 1 kargo 1 1 karı 260 karı koca 20 karı kocalık 1 karılık 1 karın 112 karın ağrısı 5 karın boşluğu 9 karınca 33 karıncalanma 3 karıncalanmak 4 karıncık 1 karış 15 karış karış 3 karışık 58 karışıklık 19 karışılmak 98.
7
45000+ English - Turkish Turkish - English Vocabulary
... prevents önler preview önizleme previous önceki previously önceden prey av priam priamos price fiyat priced fiyatlı priceless paha biçilmez prices fiyatları pricing fiyatlandırma prick kalleş prickle karıncalanmak pricks azabı pride gurur priest ...
8
Yeni Türk lûgati - Sayfa 507
Karıncalı [s] Karıncası olan, karınca dolmuş. Pastan veya fena dökülmekten ince delikleri, pasyeniği olan Karıncalanmak [ f ) arınca dolmak, karınca tışüşmek. Vücudün bir yeri şup üstünde karıncalar geziyor gibi veya iğneler batıyor gibi olmak.
İbrahim Alâettin Gövsa, 1930
9
Eski Oğuzca satırarası tematik sözlük, Bahşayiş lügati: ... - Sayfa 171
esinden haberdar olmayan, 9b- 1 üyüş-: Uyuşmak, karıncalanmak, 20a-3 üyüşmek, 20a-3 üz-: Kesmek, koparmak, ayırmak, 21a-l 1 üzefiü: Üzengi, 26a-8 üzefiü dutıcı: Padişahların veya önemli şahsiyetlerin üzengisini tutan ...
10
Irak Türkleri'nde deyimler ve atasözleri - Sayfa 134
... kadın satıcıların da bulunduğu çarşı Karın açmak Çok yemeye düşkün olmak Karınca kadarınca (kararınca) Az da olsa, elinden geldiği kadar Karınca kimin (gibi) kaynamak Çok sayıda, kalabalık Karnı burnuna dayanmak Karıncalanmak 1.
