BUKU BASA TURKI KAKAIT KARO «KAVRUKLUK»
Temukaké kagunané saka
kavrukluk ing pilihan bibliografi iki. Buku kang kakait dening
kavrukluk lan pethikan cekak kang padha kanggo nyediyakaké panggunané ing sastra Basa Turki.
1
İkinci parti: Türkiye'de iki partili siyâsî sistemin ... - Sayfa 19
... bu bakımdan 1945/1946 parlamentosunun bu geleneği sürdürdüğünü iddia etmek mümkün değildir. Bunun bir nedeni de, dönemin ideolojik kavrukluğu idi. Bu kavrukluk, muhalefet partilerinin de politika geliştirememesine neden olmuştur.
2
Yumma : hikâyeler - Sayfa 15
Yumma. Ağustos ayında Harran ovasının taşı toprağı ateş gibidir. Ovayı dolaştıkça tepeden güneşin, aşağıdan toprağın sıcağı yüzünüzü dalga dalga sarar, kavurur insanı. Buradaki tüm insanların kavrukluğu, yanıklığı sanırsınız ki sırf bu ...
3
deneme-inceleme: - Sayfa 80
Genç kuşaklarda bizdeki kötü beslenmenin kavrukluğu yok. Evet, Beyoğlu'nda oldum olası güzel giyinen ihsanlara rastlanırdı. Ama çoğunlukta, ne kadar özenli olursa olsun, gardrobun(î) fukaralığından doğan bir biteviyelik farkedilir- di.
4
Sarı traktör: roman - Sayfa 123
Dayanabileceğinden fazlasına dayandığı belli oluyordu. Öylesine zayıflamıştı. Kızgın güneşin altında akşamlara kadar karakucak çalışmak insanı böyle yapıyordu. Vücudunda, yüzünde ilk bakışta görülür bir kavrukluk vardı. Şimdiden çökmeğe ...
5
Türkçe sözlük'ün ters dizimi: Türkçe (SST) sözlük ... - Sayfa 272
... sabukluk çubukluk boncukluk çocukluk uçukluk iki buçukluk soğukluk solukluk yamukluk donukluk konukluk kopukluk burukluk durukluk kavrukluk savrukluk uyrukluk buruşukluk uyuşukluk bozuşukluk koltukluk tutukluk kavukluk dalkavukluk ...
Belgin Tezcan Aksu, Abdurrahman Tariktaroğlu, Efrasiyap Gemalmaz, 2004
Biri ihtişamın öbürü ıstırap, kavrukluk ve alçak gönüllülüğün şiiridirler. Fakat tasavvuf göğünde ayni parlaklıkta iki yıldız sanatta ise ayni yükseltide iki doruk olmuşlardır. Mevlâna, çok sayılan, Konya şehrine manevî sultan olan yüksek tabakayı ...
7
Kambur: öyküler - Sayfa 141
öyküler Necati Tosuner. VURGUN Aysel geldiğinde, ben bir avuç yıkıntıydım. Dervişten kalır yerim yoktu. üstüm başım kir içindeydi. Saçım sakalım uzadıkça bir kavrukluk kazanıyordu yüzüm. Kire ve dervişliğe uygun bir yüz oluyordu.
Bu yüzden hepimizde böyle bir kavrukluk, hayata bakışımızda, bir öç alma duygusu değilse bile, dışlanmış olmanın verdiği bir eziklik vardı. Bu yüzden hepimiz sosyalist kafada yetişen insanlar olduk. Hatta okulumuzu cemiyet içerisinden bu ...
9
Sari traktör: roman - Sayfa 88
Dayanabileceğinden fazlasına dayandığı belli oluyordu. öylesine zayıflamıştı. Kızgın güneşin altında akşamlara kadar karakucak çalışmak insanı böyie yapıyordu. Vücudunda, yüzünde ilk bakışta görülür bir kavrukluk vardı. Şimdiden çökmeğe ...
10
Türk Edebiyatı - 419-422. sayılar - Sayfa 61
Muhacir çocuklarının yüzlerindeki kavrukluk, vatan toprağından uzakta olmanın kavrukluğudur. Göklerde uçan kuşlara bir başka bakar muhacir çocuklarının gözleri. Turnaların yükü ağırdır kurşun gibi. Selam götürürler vatan ufuklarına, yüreği ...
