터키어에서 SALINTILI 의 뜻은 무엇인가요?
터키어 사전에서 «salıntılı» 의
원래 정의 보기를 원하면 클릭하세요
한국어 사전에서
자동 번역 보기를 원하면 클릭하세요
터키어 사전에서 salıntılı 의 정의
스윙, 스윙, 어떤 영향으로 스윙. / (산책을 위해) 좌우로 흔들리고있다. salıntılı Herhangi bir etkiyle sarsılabilen, sallanabilen. / (Yürüyüş için) İki yana salınan.
터키어 사전에서 «salıntılı» 의
원래 정의 보기를 원하면 클릭하세요
한국어 사전에서
자동 번역 보기를 원하면 클릭하세요
«SALINTILI» 관련 터키어 책
다음 도서 목록 항목에서
salıntılı 의 용법을 확인하세요.
salıntılı 에 관련된 책과 해당 책의 짧은 발췌문을 통해 터키어 서적에서 단어가 사용되는 맥락을 제공합니다.
1
Türkiye Türkçesinde niteleme sıfatları: örnekli niteleme ... - Sayfa 358
6 salatalık Salatalık domates salçalı Salçalı makama salçalık Salçalık domates saldırgan Saldırgan devlet; Saldırgan hayvan; Saldırgan kimse saldırıcı salgılayıcı salgın Salgın hastalık salıntılı Salıntılı bir ev; Salıntılı yürüyüş salkımsı sallapati ...
Ağaçları görmeye, akan sularla, göllerle, çoban çeşmeleriyle, merhabalaşmaya başladık, kıvırcık kuzular, rahat salıntılı sığırlar, Trakya'nın sütlere emsalsiz lezzeti veren çayırlarında otluyorlardı. Biz iki arkadaş çocukluğun sevgi ve güven ruhu ...
3
Ve Durgun Akardı Don - 1
Gün yine parlaktır ekinin üstünde, ekin yine rüzgârda salıntılı. Geceleri Aksinya kocasını hırsla sevip okşarken aklı başkasındaydı. Yüreğinde nefret, sevgi birbirine dolanmıştı. Yine bir rezalet kuruyordu kadın: Sevginin ne acısını çekmiş, ne de ...
4
Esir şehrin mahpusu - Sayfa 52
Salıntılı yürüyüşü, diri, çevik olduğunu gösteriyordu. Sedire yaslandı, kaşlarını çatarak koğuşu gözden geçirdi. Canı sıkkın gibiydi. Alt dudağını dargın dargın sarkıtmıştı. Kâmil Bey: "Tiryakiyse, cigarasızlıktan somurtuyordur," diye düşündü.
5
Resimli yeni ...: A-K: - Sayfa 1046
Salıntılı (/•/.) Dalgalı, oynak, metin ve oturaklı olmıyan, muallak. [Chancelant,e] Salıverme 1 (/. m.) Tutulmuş Salıvermek! veya bir yere kapatılmış olanı koyverme, koyvermrk, bırakmak, çıkarma, çıkarmak § Kendi halinde bırakma, bırakmak § Bir ...
6
Mor Salkımlı Ev: Selim İleri'nin Sonsözüyle
Bir günhoroz şiirinisöylemek için masayatırmanırken, etrafındaki eşyanın salıntısı o kadar şiddetlendi, başıokadar döndüki bunun farkına varan Elenionu kucağına alarak evine götürdü. Artıkgünlerce yatak veo bulantı, tavanın, yerin birbirine ...
7
Bütün eserleri: Tercümeler 2 : Düello, Âdem oğlu, bir ...
Yol gitgide öyle bir duruma girdiki piyade taburları, top arabaları, kızılay arabaları, süvari atları, mekkâre katırları, salıntılı develer onu, hiçbir elin çözemeyeceği kördüğüm bir yumak hâline getirdi. Kişi kendine yol açabilmek için âdeta zor ...
Ruşen Eşref Ünaydın, Necat Birinci, Nuri Sağlam, 2002
8
Kadınlar tekkesi; roman - Sayfa 77
İster istemez oynak havaya vücut ve ayak uyduruyordu; memnun, salıntılı bir çalışma idi bu! Yüzünde anormal zevklere düşkün olmıyan alelâde, kâfi duygulu insanların başkalarına da rahatlık veren mânen de kırışıksız tazeliği, serinliği, ...
9
Servetifünunun dönemi Türk edebiyat: antolojisi - Sayfa 196
diyerek salıntı olduğu zaman binilemiye- ceğini anlatıyordu. Süreyya da geldi. "Yemek yiyelim de Beykoz'a sandalla gideriz," diyordu. Sandalı kışa kadar tutmuştu. Şimdi oturup bir küçük bayrak dikmek için meşgul oldular. Bu meşguliyetleri ...
10
Geçirdiğim günlerin hesabına ait dağınık yapraklar - Sayfa 105
Binaenaleyh büyük denizlere çıkarsa salıntı çok olacaktı. Biz adadan ayrılırken kıç üstünde Mösyö Rodaç ile görüşüyorduk. Ben onun sözlerinden teselli bekliyordum. O bana, beni deniz tutar mı tutmaz mı diye soruyordu. Ben ona cevaben: ...
Ubeydullah Efendi, Ahmet Turan Alkan, 1989
«SALINTILI» 단어를 포함하는 뉴스 기사
다음 뉴스 기사의 맥락에서 국내 및 국제 언론이 말하는 내용 및
salıntılı 단어를 사용하는 방법을 알아보세요.
Çocuk, kedi ve deniz
Mendirekteki tembel salıntılı balıkçı tekneleri, yatlar, beton büyük iskeledeki demirli daha büyük tekneler, adalara işleyen feribot ve Zeytinli Ada bu mavi aynanın ... «Milliyet, 6월 15»
