KSIĄŻKI POWIĄZANE ZE SŁOWEM «SAVRUNTU»
Poznaj użycie słowa
savruntu w następujących pozycjach bibliograficznych Książki powiązane ze słowem
savruntu oraz krótkie ich fragmenty w celu przedstawienia kontekstu użycia w literaturze.
1
Günümüz Türkçesiyle Evliya Çelebi Seyahatnâmesi: ... - Sayfa 492
Sonunda bütün karakullukçular paşadan on beş kese bahşiş almayınca bütün sekban ve sarıcalar bile hareket etmediler. Daha sonra at eğerleyip yüke yapışmağa başladılar. Ama savruntu, karıntı, tipi ve şebe, çığ u kiğ o mertebe savruntu ve ...
Evliya Çelebi, Seyit Ali Kahraman, Yücel Dağlı, 2004
2
Türkiye Türkçesinde orta hece düşmesi - Sayfa 51
... -üntü) eki Türkiye Türkcesinde ayrın ü (< ayır-ın tı ) buyruntu (< buyur-untu) çevrin ti (< çevir-in ti ) kıvrıntı (< kıvır-ınu) savruntu (< savur-untu) sıyrın tı (< sıyır-ın tı ) süprün tü (< süpür-ün tü ) Tarihî dönemlerde süpründi (< süpür-ündi) (DLT) -n- ...
Seyrek aralıklarla hafif bir savruntu görülüyordu. Çok soğuk! dedi çocuk ürpererek. Çok değil. Hava açılıyor, diye mırıldandı dede. Ama çok müthiş idi. Daha ilk günde böyle bir tipi! Neyse, önemli olan bunun bir faciaya dönüşmemiş olmasıdır.
Şimdi cigarasını gönülsüz gönülsüz içerken bu dört İttihatçının yirmi yıl içinde başlarına gelenleri aklından geçiriyor, Osmanlı lmparatorluğu'nu yıkan depremin ne müthiş bir savruntu olduğuna bir kez daha şaşıyordu. Saray mebusu ve ...
5
Türkiye Türkcesindeki Türkc̦e sözcüklerin köken bilgisi ... - Sayfa 743
Harman savurrna isi; 2. ölünün kefareti' < зашит-ат savruntu 'Savrulurken dökülen kirinti' < Sav-uf-un-Íu Anagl.: запиши ' 1. tipi; 2. savrulan sey' (DSX, 3555) savsa' (hlk.) 'Cürümeye yüz tutmus; < sa[v]srg° [< ET. sasig1+sa savsa' (hlk.) 1.
6
Evliya Çelebi Seyahatnamesine göre 17. yüzyılda ses ... - Sayfa 39
... oraya; Men. orada; < ol arada] "oyuncak < oyun-a-y-acak" oyuncak (EVYVNCAQ)(2); oyunaycak (EVYVNAYCAQ)(1) "salıncak < salın-acak" salıncak (SALNCQ)(5) [Par. salıncak; Men. salincak, salıncak] "savruntu < savur-untu" savruntı (^Ja-i ...
7
Kalecik'in tarihi, dünü bugünü için bir araştırma - Sayfa 21
Hattâ paşanın oğlu Mustafa bey efendimizi lalaları, hademeleri ve hocaları yal beraber kaybettiler ve hazine katarı ile dağlarda serseri gezip gittiler. Hakir bir sığınacak dere içinde dinlenip, savruntu, boran aman verince 21 Kalecik Tarihi.
Halil Hamdi Ekiz, Halit Cevri Aslangil, 1996
8
Dağ Pâdişahları: tarihimizdeki büyük şekaavet ve isyanlar - Sayfa 71
Bu hakir Evliyâ bir sığınak dere içinde bir müddet kaldım, boran ve savruntu aman verince altı nefer oğlanım ve üç beygir yükü eşyam ile bir yana giderken yolda üç kölemi daha buldum, daha başka adamlara da rastladım, yirmi beş kişi olduk, ...
9
Merhaba Akdeniz: hikâyeler
Duman savruntu, köpük girdap ve kayık birbirimize karışa karışa fırlayorduk. Yol almıya başlarken, limana varınca şöyle edeceğiz, böyle edeceğiz diyerek söze baş- lıyan arkadaşlar, şimdi farkında olmıyarak artık, «Eğer inşallah limana ...
Halikarnas Balıkçısı, 1976
10
Örnekleriyle Türkçe sözlük: S-Z - Sayfa 2460
75 savruntu L Savriilan §eyden dökůlen kinnu. savsak L Ísine deger vermeyip geliqigûzel yapan veya zamaninda bitirmeyen ihmalci. ihmalkâr. savsaklamak L Bir isi çe§itli baliâneler ileri sûrerek yapmamak, dunnadan geriye atmak. ertelemek ...
