CĂRȚI ÎN TURCĂ ÎN LEGĂTURĂ CU «ŞAKIRTILI»
Descoperă întrebuințarea
şakırtılı în următoarea selecție bibliografică. Cărți în legătură cu
şakırtılı și extrase din aceasta pentru a furniza contextul de întrebuințare al acestuia în literatura Turcă.
1
Çağdaş Türk edebiyatı: Cumhuriyet dönemi. Öyku̇, ...
... kim bilir hangi saatinde, kim bilir nerde, hiç durmamacasına, biteviye öter öter ya, harman makinesi de öyle şakırtılı ama hep aynı ölçülü şakırtılı sesiyle çalışıp duruyordu. Güneş ağır ağır yükseliyordu doğu'dan. Güneş ağır ağır yutuyordu ...
2
Doğumunun 100. yılında Süleyman Nazif - Sayfa 75
mi demediler, onun nesrini «Fincancı katırlarının şakırtılı velvelesine» mi benzetmediler, onu «Sadece ve sadece elfaz ve kelimat cambazı» diye mi tavsif etmediler. Fakat haklı mıydılar? Süleyman Nazif kuvvetini hakikaten kelimelerden mi ...
Şevket Beysanoğlu, Süleyman Nazif, 1970
“Görünüşebakılırsa mahkeme hakkındagenel bir fikresahip değilsiniz henüz,” dedi Ressam, bacaklarınıiyice ikiyana açmıştı veayakuçlarıyla döşemeye vurup şakırtılı sesler çıkartıyordu. “Ama suçsuz olduğunuza göre, buna ihtiyacınızda ...
Şakırtılı sakalıyla, üç tam günlük, gülümsüyor. Aşağıda kediler toykurmuş ona bakıyor. Ekmek mi atacak? Dişlerinin arasından ciğer parçası mı sıyırıp fırlatacak? Ruhi Bey sararmış taban çivilerinin, kararmış alçı kümelerinin arasında yaşıyor.
Sert sert. Amunagoduğumun cinsinden. Köylü Ermenilerin şakırtılı küfürlerini duyarak büyümüştü Toros Minas. Bu öğleden sonrasıyla çok mutluydu. Karnından ensesine doğru soğuk bir akım oldu. Bu, rakının vücudu kıpırdattığını gösteriyordu.
6
Amerikan Sapığı - Sayfa 400
Sonra vakit kaybetmemek için, ışıkları söndürüyorum ve ölmeden önce karanlıkta ellerimle onun karnını yanp açıyorum. Orada neler yaptığımı bilemiyorum ama ıslak şakırtılı sesler çıkıyor ve ellerim birşeyle kaplanıyor Sonrası. Korku yok, aklım ...
7
Şeyh Galib: hayatı, eserleri, sanatı ve bazı şiirlerinin ... - Sayfa 53
Deliliğin nağmesi senin saçının tellerine bağlandı. Zincirlerin sesleri bana tanbur nağmesi gibi geliyor. 2. Deliliğin nağmesi senin saçının tellerine bağlandı. Tanbur nağmesi bana zincir şakırtıları gibi geliyor. terâne (f) : nağme, ahenk; makam; ...
Halûk İpekten, Şeyh Galip, 1991
8
Avare yillar: roman - Sayfa 11
Dokumâne'nin şakırtılı havası içine girince başım döndü.. Burada sanki herşey dörtnala koşuyordu. Tozlu bir sarsıntı, bir titreme, bilhassa karmakarışık bir şakırtı. Dokumâne'nin kola kokan havasında pamuk tozları uçuşuyordu. Kolumdan çekip ...
Orta Doğulu Arapların avuçladıkları yiyeceklerin sesi pek duyulmaz ama ağız şapırtısı ile sofra konuşur gibidir. Sözüm ona uygar Batı ülkelerinin sosyetesi, sofrayı içki kupalarının şakırtısı ile konuşturur. Ama Kafkasyalıların özel töresi ile sofra ...
10
Attilâ İlhan: - Sayfa 417
"kim kaldı" adlı şiirin anlam dokusu, tarih ve kültürel artalana yapılan gönderimlerin birçok alışılmamış bağdaştırmayla birlikte kullanılmasıyla oluşmakta: "silah atılmıyor güvercin şakırtısıdır şafakta yıldızlanan şadırvanda su ıhlamurlarda ezan ...
ȘTIRI NOI CARE INCLUD TERMENUL «ŞAKIRTILI»
Află ce ziare naționale și internaționale au scris despre și cum este întrebuințat termenul
şakırtılı în contextul următoarelor știri.
1915 olaylarının 100. yıl anmasındaydım
Zira şakırtılı bir konvoy falan yok etrafta; hepi topu bir makam ve iki koruma otomobili. Sarkisyan ve eşi protokolde yerlerini alır almaz din adamları Ermeni ... «Hürriyet, Apr 15»
16. yüzyıldan bir başkaldırı hikâyesi
... görkemli tarihsel dekor kostümlerden, kılıç şakırtılı savaş sahnelerinden uzak durup Aydınlanma dönemi öncesindeki 16. yüzyıl insanının gündelik yaşamına ... «Cumhuriyet, Mar 14»
Ayvalığı, "kovboylar" bastı !
Bakarsınız biraz sonra sahilde ateş yakarlar, ağız mızıkalarını çıkarırlar, şakırtılı çizmeleriyle yeri döverek Arizona veya Colorado'nun yanık şarkılarını söylerlerdi. «Milliyet, Apr 13»
