CĂRȚI ÎN TURCĂ ÎN LEGĂTURĂ CU «YALAZLANMA»
Descoperă întrebuințarea
yalazlanma în următoarea selecție bibliografică. Cărți în legătură cu
yalazlanma și extrase din aceasta pentru a furniza contextul de întrebuințare al acestuia în literatura Turcă.
1
Türkçe sözlük'ün ters dizimi: Türkçe (SST) sözlük ... - Sayfa 68
... boylanma huylanma gazlanma boğazlanma cihazlanma tırkazlanma alazlanma palazlanma talazlanma yalazlanma gammazlanma nazlanma marazlanma tarazlanma ayazlanma beyazlanma yaldızlanma hızlanma tırkızlanma mızmızlanma ...
Belgin Tezcan Aksu, Abdurrahman Tariktaroğlu, Efrasiyap Gemalmaz, 2004
2
Türkçe-İngilizce teknik terimler sözlüğü - Sayfa 29
lâmbası Flame lamp. Alevle kesme — Flame cutting. Alevleme fırım — Flame furnace. Alevlendirmek (tutuşturmak) — Inflame (to), Kindle (to). Alevlenebilme — Flammability. Alevlenme (Alev alma, yalazlanma) — Conf- lagration. Deflagration.
3
Türkiye Türkcesindeki Türkc̦e sözcüklerin köken bilgisi ... - Sayfa 1043
'Alev dokunarak, ya- layarak geçmek' < yä-1-a-z+i- yalazla-[ 'Bir çeyi alevden geçirmek' -> yalaz[+/e-| yalazlama 'Yalazlamak içi' -> yalaz[+/a-/wa) yalazlan-[ 'Ateç alevle yanmak, alevle tutuçmak' -> yalaz[+to-/i-) yalazlanma ' Yalaz lanmak içi' ...
... gomleWerinin üzerinde evvelâ kizil, sonra raa- vi, daha sonra san, nihayet beyaz renklerin uçu§up yalazlanma- sina... Bunlann makarah iple agaça çekili§ini ve ikide bir islenip alevlenince, indirilip yeniden ugra§ilmasini da merakh buluyor, ...
Kaso'nun derisinde tutuşan yalazlanma sönmüştü de sıçacağı gelmişti. Ve de zorluyor, kıçı da bir kağşamış- tı ki. Üstünü kirletirse anası Zeliş, öldürürdü dayaktan. Bir süre kıvrandı, sonra anasına seslendi: — Ana be! Öncesi çekingen, yeğnik ...
6
İngilizce-Türkçe çağdaş iş dünyası sözlüğü - 1. cilt - Sayfa 353
FLARE-UP / n / alevlenme, parlama, tutuşma, yalazlanma, alev alma. çakma, çakış. FLARE UP / v / AT THE LEAST THING en ufak bir şeyden parlamak. FLARING ADVERTISEMENT göze batan reklam. FLASH / n / anî ışık; şimşek; alev, ışıitı, ...
Ender Gürol, Ali Kılıçlıoğlu, 1994
7
5. Uluslararası Türk Dil Kurultayı, 2004 - Sayfa 733
1 kavur-sı "hafif ateşte tütsülenmiş, ütülenmiş yalazlanmış yün ve keçe" tüt-si "tütmek", "tüt- tütmek, duman çıkarmak"; yat-sı "yatma zamanı (yat- yatmak, uzanmak" 2. Mastar olarak kullanımı: Ekin bu fonksiyonunu sadece Eski Türkçede tespit ...
8
Üṣüyen sokak: roman - Sayfa 237
Ve karanfil Nuri önce Zöhre hanımın dolu göğüslerine bakıyor, sonra da elini kaldırıp sigara ateşiyle yalazlanmış bıyığını buruyor, iki parmağıyla. Ya Kazanski? Ne komik adamdı şu Kazanski! Pilibaşı'nda saçak oluğunu tamir ettiği gün gidip ...
9
Sonsuza uyanan taşlar - Sayfa 90
Bir süre önce yukarda albenisi yalazlanmış Baykal Gölü'nün güney kıyılarıyla karşı karşıya kaldıklarında ne duymuşsa Strahlenberg, şimdi burada ikindiye dönen bir öğle üstü saatinde Orhun Vadisi'nin bu yaradılış sessizliğini dinlerken de ...
Mustafa Necati Sepetçioğlu, 1981
10
Çağdaş Türk edebiyatı: Cumhuriyet dönemi - 3. cilt - Sayfa 300
... boyunlu morca dağlar divan durmuş bekleşir mustafa'm mustafa kemal'im nasıl böyle varıp geldin hoşgeldin çıngı kaymış yalazlanmış gözlerin şol yüzünde güneş südü sıcaklık ellerinden öperim mustafa kemal senin dalın yaprağın biz senin ...
