10 BÜCHER, DIE MIT «LÂYENKATI» IM ZUSAMMENHANG STEHEN
Entdecke den Gebrauch von
lâyenkati in der folgenden bibliographischen Auswahl. Bücher, die mit
lâyenkati im Zusammenhang stehen und kurze Auszüge derselben, um seinen Gebrauch in der Literatur kontextbezogen darzustellen.
1
T.B.M.M. zabıtalarından Doğu ve Güney Doğu meselesi - Sayfa 78
Salisen: İngiltere Devleti İstanbul Hükümeti vasıtasiyle bize lâyenkati müracaatlarda bulunuyor. Fakat sizinle akdetmek istediğimiz ahitnamenin ruhu mefadına sadık kalmak için bu müracaatlara lâyenkati ret ile mukabele ediyoruz: Halbuki ...
Turkey. Büyük Millet Meclisi, Nurettin Gülmez, 1992
2
Mustafa Kemal'in Pozanti kongresi ve Adana'nin Kurtuluṣu - Sayfa 93
hücum için lâyenkati faaliyeti eğer biz lâyıkiyle ifade edemi- yorsak, fevkalâde heyecan içinde, fevkalâde alâka içinde söylenecek söz bulamadığımızdandır. Fakat ahfadımız ve tarihimiz bütün mefahiri içinde, Adana cephesinde cereyan eden ...
3
Ahmet Midhat Efendi'nin Tiyatrolar - Sayfa 80
ALTINCI MECLİS Kocakarı, Açıkbaş, Hüsnü Bey, Hesna Hanım KOCAKARI — (Lakırdısının arasını hiç kesmeyip ta perde kapanıncaya kadar lâyenkatı söyler.) Destur! Destur! Kurt kuş şerrinden destur! Yahu! Yahu! Hoca efendi oğlum!
Ahmet Mithat, İnci Enginün, 1990
4
Sorbon Darülfünûnunda edebiyat-ı hakikiye dersleri - Sayfa 120
dîdinden başka bir temâşâgâha atf-ı nazar etmesi lâyenkâti uzun bir yol, düğünler, cenaze alayları, debdebeler, velveleler görmesidir. Taine'in şu nazariyâtı pek hakikidir. Flaubert Normandiya'da bu sayfiye âlemini epeyce temâşâdan, ...
Ali Kemal, Bahriye Çeri, 2007
5
Tarama dergisi: Osmanlıcadan Türkçeden söz karşılıkları
Arahksiz, Fasilasiz, gayri münkati, lâyenkati, muttasil olmak, münkati, mütemadi, mütemadiyen, mütevali. Arahkta, tstitraden. Arahk veren, Münkati. Arahk vermeden, muttasil [De- vam man.]. Arahk vermek, Fasila vermek. Arahk vermeksizin ...
6
Profesör Mehmed Ali Aynî: hayatı ve eserleri - Sayfa 224
Sans cesse, herhalde lâyenkati diye terceme edilmeli. Alelhusus bu fıkrada. Çünkü yarım satır evvel bir daima var. Mecmuunun lâyenkati sermesti belâğat suretinde ifadesi çakerlerine münasib gibi geliyor. (Akıbet naendiş, âkıbctnabin).
7
Sami Paşazade Sezai: without special title - Sayfa 320
Yine gözünün önünde bir mevki-i mahser gibi asker toplaniyor, toplaniyor, lâyenkati toplaniyor- du!.. General dehsetle gözlerini açarak, halecan içinde masnka nasb-i nigâh etti. Yunan ilâhelerine maskat ve mesken olan Olemp daglan se- ...
Samipaşazade Sezai, Zeynep Kerman, Atatürk Kültür, Dil, ve Tarih Yüksek Kurumu (Turkey)., 2003
8
Türkiye'de sol akımlar: 1908-1925 - Sayfa 119
O halde làyenkati bir çok makinalar icad edildi. Lâyenkati de satın almak lâzım geliyordu. Pek çok ustalar -ki Fransızcası Patron demektir- sermayenin sermayeye karşı olan mücadelei müthişesi karşısında mahv oluyordu. Amele mesleğine ...
9
Edebiyat tarihi dersleri: Servet-i fünun edebiyatı - Sayfa 125
Vazifesi âlemle eğlenmektir, itika- dınca istihza erbabı zekânın hukuku tabiiyesindendir. Mazlum bir halde durmaz; dönmedolaba, yeldeğirmenine, topaca, kürei arza benzer: Döner, lâyenkati* döner ; fikrince sebat bir nevi memattır5 ; cihanda ...
10
Atatürk: felsefe gözüyle - Sayfa 99
Şuur, bendini lâyenkatı yaratan ve tazaleyen bir amel ise madde, kendisini lâyenkati bozan ve eskiten bir âmeldir. Bu sebebten ne madde, ne de şuur, kendi başlarına kendilerini izah edemezler. Bu noktaya bir daha dönmiyeceğim için, ...
