WHAT DOES ALÂMINÜT MEAN IN TURKISH?
Click to
see the original definition of «alâminüt» in the Turkish dictionary.
Click to
see the automatic translation of the definition in English.
Definition of alâminüt in the Turkish dictionary
Immediate, quick, quick, quick. alâminüt Çarçabuk, anında, hemen, şipşak.
Click to
see the original definition of «alâminüt» in the Turkish dictionary.
Click to
see the automatic translation of the definition in English.
10 TURKISH BOOKS RELATING TO «ALÂMINÜT»
Discover the use of
alâminüt in the following bibliographical selection. Books relating to
alâminüt and brief extracts from same to provide context of its use in Turkish literature.
1
Bir zamanlar Antalya: tarih, gözlem ve anılar : yakın ... - 2. cilt - Sayfa 333
Sokak (alaminüt) Fotoğrafçıları: Şipşakçılar Halk arasında yaygın adıyla 'Şipşakçı' veya 'alaminütçü' olarak adlandırılan seyyar fotoğrafçılar artık Antalya'da da tarihe karıştılar. Alaminüt fotoğrafçısının stüdyosu, karanlık odası üç ayak üzerine ...
2
Türkiye Türkçesinde niteleme sıfatları: örnekli niteleme ... - Sayfa 146
... Karay a la minüt Alaminüt fotoğraf; Alaminüt yemek alaturka Alaturka müzik; Alaturka saat; Alaturka tuvalet; Alaturka yemek; Darülelhan muallimlerinden birinin resmi, alaturka, alafranga musiki münakaşası hakkında sözler (SAFA, FH, s.
3
Hüseyinzâde Ali Bey - Sayfa 353
Efendiler Avrupa seyâhatinden bir frengi kapıp gelen bir genç bilirim ki halazâdesine beni öpme, hastayım diye haykırdığı halde halazadesi dinledikten sonra dudağından mükemmel bir şanefere kapmıştı... Bazı alaminüt şikayetler de vardır: ...
Hüseyinzâde Ali Turan, Ali Haydar Bayat, 1998
İkisinde de aynı fotoğraf vardı: Bu, etrafı sararmış, soluk ve donuk alâminüt bir resimdi. Boyalısakal'la Gezikduran, tahta bir kapının önünde durmuşlardı. Elele vermişlerdi. Kabalaklarını yana eğmişler, kaşıklarını dolaklarının arasına ...
5
Tanrı Kulundan Dinlediklerim
Bu ifade, (alâminüt) vesika fotoğrafı seviyesindedir. Bir âbidede, taşa, her şeyden evvel fikir kazıyabilmek lâzım... Yabancı san'atkâr, taşa fikir kazımayı bilse de, ruhunu tanımadığı hâdiseyi heykelleştirirken, onu fikirsiz bırakmış, inkılâp ...
Necip Fazıl Kısakürek, 2014
6
Kara toprak [Roman] Birinci baski - Sayfa 66
Bu, sararmış, soluk ve donuk alâminüt bir resimdi. Boyalısakal'la Gezikduran, tahta bir kapının önünde durmuşlardı. Elele vermişlerdi. Kabalaklarını yana eğmişler, kaşıklarını dolaklarının arasına sokmuşlardı. Gülümsüyorlar- dı galiba.
7
Bütün eserleri - 1. cilt - Sayfa 65
Bu hissi uzun müddet, alâminüt fotoğrafçıların çıkarttığı kartlar gibi muhafaza ettim. Sonra sarardılar, belirsizleştiler. İpeklİ mendİl İpek fabrikasının geniş cephesi, ay'la ışıldadı. Kapının önünden F: 5 KUMPANYA 65 in yüzünde ocakta kor olmuş ...
8
Türkçe sözlük'ün ters dizimi: Türkçe (SST) sözlük ... - Sayfa 233
... evlek divlek leylek karaleylek izlek güzlek emek artık emek temek yemek seçmeli yemek hazır yemek alâminüt yemek seçmesiz yemek başyemek mercimek sarımercimek çimek ekmek vişneli ekmek tahinli ekmek etli ekmek taş ekmek 233.
Belgin Tezcan Aksu, Abdurrahman Tariktaroğlu, Efrasiyap Gemalmaz, 2004
9
İmlâ kılavuzu - Sayfa 51
akseauar-alcalüci SI актегааг aktuel alâminüt aksetme akustik,-gi alan aksetmek akü alan talan aksettirmek akümülâtör Alanya aksink.-gi aküpunktür Alapli aknrma akvam alarga aksirmak akvarel alârm akri akvaiyum Alaçahir aksilesmek ...
Atatürk Kültür, Dil, ve Tarih Yüksek Kurumu (Turkey), 1988
10
Karşi pencere: hikâyeler - Sayfa 148
Alâminüt fotoğraflar küçük küvetin içinden çıkarıldı, kurumadan kasketin içine yerleştirildi. Dükkândan çıktılar ama, akılları geride, orada kaldı. Edincik'e döner dönmez, önce biri, annesi ile halasını gönderdi, Gönen kasabasına. Tarif üzerine ...
