WHAT DOES YALAYIP GEÇMEK MEAN IN TURKISH?
Definition of yalayıp geçmek in the Turkish dictionary
licking and passing (for wind, wave, etc.) scraping, tapping quickly.
10 TURKISH BOOKS RELATING TO «YALAYIP GEÇMEK»
Discover the use of
yalayıp geçmek in the following bibliographical selection. Books relating to
yalayıp geçmek and brief extracts from same to provide context of its use in Turkish literature.
... şüphe ve ihtimal belirtir. (İngilizce'deki “if”kelimesinde olduğu gibi). Bu şek, şüphe ve ihtimal kavramı da insana ister istemez bir “azlığı” hatırlatır. “Messe” kelimesi, “azıcık dokunmak”, “yalayıp geçmek” demektir ki bu da “azlığı” ifade eder.
2
Türkçenin nakısları: atasözleri, deyimler, tekerlemeler, ... - Sayfa 183
YYBA,s.41; ATVT,s.327 Yalayıp geçmek (Rüzgâr, dalga vb. için). Sıyırarak, dokunarak, hızla geçmek. "O Eyüp ki asırlar boyunca bir zevk ve safâ mahşeri olan Sadabâd'a akan selin yalayıp geçtiği bir semtti." İG, s. 118 Yan bakmak. Küçümser ...
Kâzım Yetiş, Sâmiha Ayverdi,
1993
3
Cambridge Learner's Dictionary English-Turkish with CD-ROM
3 itouchi [T] to touch or move lighüy along the surface or edge of something sıyırıp/yalayıp geçmek, sıyırmak A bullet grazed his cheek. graze /greız/ noun [C] mainly UK an injury on the surface of your skin caused by rubbing against something ...
Cambridge University Press,
2009
4
Resimli Türkçe sözlük - Sayfa 609
Yalama olmak aşınmak. yalamak (-i) I. Bir şeyin üzerinden dilini sürüp geçirmek : Kedi, üstünü yalaya yaloya temizler. 2. Dilini gezdirerek bir şeyin üzerindekini almak : Kedi tabağı yaladı. 3. Üzerine dokunarak geçmek : Kurşunlar tepeyi ...
Türk Dil Kurumu, Kemal Demiray, Muammer Bakr,
1977
5
Bir Turk Bir Ingiliz Ve Uc Kurusluk Dunya - Sayfa 80
Çin'den doğan Mekong, Burma'yı yalayıp sırasıyla Tayland, Laos ve Kamboçya topraklarından geçip, Vietnam'ın ... gerilla grubu Viet Kong'un, Güney Vietnam'a mühimmat ulaştırdıkları güzergaha verilen isim) Laos topraklarından geçmesi, ...
6
BİLMİYORUMKADIN: Kendi açmazlarını, geçmişten gelen ...
Yasemin, Mahmutpaşa kalabalığında zorlukla ilerlemeye, kendilerine yeraçmaya çalıştığıdakikalarda metalik davullar kentin tümsokaklarını yalayıp geçmiş,hertür makineninsesi, insanın sesine bulanarak,göğe doğru yükselmeye başlamıştı.
7
Diccionario español-turco - Sayfa 804
1. yalamak: lamerse los dedos parmaklarini yalamak. 2. mec. yavasça dokunmak, yalamak, yalayip geçmek: el arroyo lame las arenas nehir, kumlari yaliyor. 3. mec. yaltaklanmak, dalkavukluk etmek. lameteo [lameteo] er. tkz. dalkavukluk, ...
Carmen Uriarte, Sonsoles Taltavull Cañete, Bilge Cerah Sunal,
2011
8
Geçmiş zaman aynası: hikâyeler - Sayfa 28
Bu ışık Halic'i yalayıp Eyüp sırtlarında kaybolmalıydı. Köprünün altından öbür tarafa geçti. Yük motorlarının gövdesine gelip duran bu izi, daha ileri götüremedi. Yahya Kemal'i, A'bdülhak Şinasi'yi hatırladı. Bunların yaşadığı günlerde İstanbul ...
Ama yakınlaşınca, azgın, tehlikeli, yalayıp yutan, bir ejderha gibi çevresine saldıran; ağaçları, kayalarıönüne katıp götüren; ağzından,burnundan köpükler saçan vahşi bir ... Buradan, bu azgın ırmağı atlayarak geçmek çok tehlikeliydi.
Gece geçmek, vakit tükenmek bilmiyor... Ay çoktan yoruldu ve kapandı içine. Gökyüzünde tek bir yıldız görünmüyor bu akşam. Bütün yıldızlar aya inat kandillerini söndürmüşler sanırsınız. Hafiften birrüzgâr açıkpenceremin camını yalayıp ...
Meryem Aybike Sinan,
2014