Significado de "ağırşaklanmak" no dicionário turco

PRONÚNCIA DE AĞIRŞAKLANMAK EM TURCO

ağırşaklanmak

O QUE SIGNIFICA AĞIRŞAKLANMAK EM TURCO

definição de ağırşaklanmak no dicionário turco

choramingando para formar um redemoinho irregular (na puberdade ou na adolescência).

ağırşaklanmak Çıbanda veya (ergenlik sırasında) memede ağırşak biçiminde bir tümsek oluşmak.

TRADUÇÃO DE AĞIRŞAKLANMAK

Conheça a tradução de ağırşaklanmak a 25 línguas com o nosso tradutor turco multilíngue.

As traduções de ağırşaklanmak a outras línguas apresentadas nesta seção foram obtidas através da tradução automática estatística; onde a unidade essencial da tradução é a palavra «ağırşaklanmak» em turco.

• Tradutor português - chinês: 隐藏重
• Tradutor português - espanhol: ağırşaklan a
• Tradutor português - inglês: ağırşaklan to
• Tradutor português - hindi: भारी छिपाने
• Tradutor português - arabe: ağırşaklan ل
• Tradutor português - russo: скрыть тяжелые
• Tradutor português - português: esconder pesado
• Tradutor português - bengali: ağırşaklan করতে
• Tradutor português - francês: ağırşaklan à
• Tradutor português - malaio: untuk ağırşaklan
• Tradutor português - alemão: ağırşaklan zu
• Tradutor português - japonês: 重い隠します
• Tradutor português - coreano: 무거운 숨기기
• Tradutor português - javanês: kanggo ağırşaklan
• Tradutor português - vietnamita: ẩn nặng
• Tradutor português - tâmil: ağırşaklan செய்ய
• Tradutor português - marata: ağırşaklan करण्यासाठी
• turco: ağırşaklanmak
• Tradutor português - italiano: nascondere pesante
• Tradutor português - polonês: ukryć ciężkie
• Tradutor português - ucraniano: приховати важкі
• Tradutor português - romeno: ascunde grele
• Tradutor português - grego: ağırşaklan να
• Tradutor português - africâner: ağırşaklan om
• Tradutor português - sueco: dölja tung
• Tradutor português - norueguês: skjule tung

7 LIVROS EM TURCO RELACIONADOS COM «AĞIRŞAKLANMAK»

Descubra o uso de ağırşaklanmak na seguinte seleção bibliográfica. Livros relacionados com ağırşaklanmak e pequenos extratos deles para contextualizar o seu uso na literatura.

Türk dilinin etimoloji sözlüğü - Sayfa 12

Ağırşaklanmak/yumrulanıp kabarmak, yumrulanmış ve ağırşaklanmış kız memesi, taze kız memesi turunç gibi tümüp ağırşaklanmak, kızın memesi ağırşaklanmak, yumrulanmak gibi manaları lisanı- mızda muteber ve müstamel değildir (Tar.

İsmet Zeki Eyuboğlu, 1991

Yeni imlā kilavuzu - Sayfa 57

... ağustos ahitname aka ağırküre ağustosböceği, ahiz, -lı/i akabe ağırlamak -ni ahize akabinde ağırlaşmak ağyar ahkâm akaç ağırlık ağzamak ahlâf akaçlama ağırsamak ak ahlâk, -kı akademi ağırşak ahali ahlâkçı akademisyen ağırşaklanmak ...

Türk Dil Kurumu, 1965

Türkçe sorunları kılavuzu - Sayfa 13

... ağırbaşlı, ağırküre ağırsemai (Son A ve İ uzun), ağırsıklet, ağırsu, ağıryağ ağırşak <ağırşağa <ağırşağı <ağırşaktan, ağırşaklanmak ağış, ağmak ağıt <ağıta <ağıtı <ağıttan, ağıtçı ağız <ağza <ağzı, ağızbirliği, ağızlık, ağızlıkçı, ağızotu ağkepçe, ...

Necmiye Alpay, 2000

Trabzon Maçka etimoloji sözlüğü - Sayfa 32

DS ayrıca memenin etli, şişkin kısmı, ağırşaklanmak çıban kızararak sertleşmek, katılaşmak, meme büyümeye başlamak. Divan: agurşak. Al beni uşağiken yüzüm yumuşağiken Daha bıyık burmadan memen ağırşağiken Bknz. yaban ağrışaği ...

Kudret Emiroğlu, 1989

Yeni yazım (imlâ) kılavuzu - Sayfa 57

... ağıl ağılamak ağılıböcek ağıllanmak ağım Ağın ağınmak ağıotu, -nu ağır ağırayak ağır başlı ağırküre ağırlamak ağırlaşmak ağırlık ağırsamak ağırşak ağırşaklanmak ağıryağ ağış ağıt ağıtçı ağız, -ğzı ağızbirliği, -ni ağızlamak ağızlaşmak ağızlık ...

Türk Dil Kurumu, 1970

Yeni Türk lûgati - Sayfa 9

Güçleştirmek. Ağırlatımak[f] Ağırlığını İkram ve hürmet ettirmek. Ağırşak[i] İplik bükülen alet. Yuvarlak ve tümsek şey. Ağırşaklanmak[fl]Ağırşak gibi yuvarlaklık ve tümsek peyda etmek, şişip yuvarlak olmak. Ağız[i] Canlı mahlûkatın müteahhirin.

İbrahim Alâettin Gövsa, 1930

XIII. [i.e. On üçüncü] yüzyıldan beri Türkiye Türkçesiyle ...

En-nühud j^JI [Ar.] : Taze kız memesi turunç gibi tümüp ağırşaklanmak. (Kam. XV1II-XIX. 1, 701 ) § El-kurne *! ^iJI [Ar.] : Kılıcın ve temrenin ağzına denir ve bir nesnenin tümüp çıkan ucuna denir. Meselâ kur- netü'l-cebel, dağın domalıp çıkan ...

Ömer Asım Aksoy, ‎Dehri Dilçin, 1971