Significado de "başaklanmak" no dicionário turco

PRONÚNCIA DE BAŞAKLANMAK EM TURCO

başaklanmak

O QUE SIGNIFICA BAŞAKLANMAK EM TURCO

definição de başaklanmak no dicionário turco

Virgo Virgo connect, hold.

başaklanmak Başak bağlamak, tutmak.

TRADUÇÃO DE BAŞAKLANMAK

Conheça a tradução de başaklanmak a 25 línguas com o nosso tradutor turco multilíngue.

As traduções de başaklanmak a outras línguas apresentadas nesta seção foram obtidas através da tradução automática estatística; onde a unidade essencial da tradução é a palavra «başaklanmak» em turco.

• Tradutor português - chinês: 前往
• Tradutor português - espanhol: de dirigirse a
• Tradutor português - inglês: heading to
• Tradutor português - hindi: के लिए शीर्षक से
• Tradutor português - arabe: التوجه الى
• Tradutor português - russo: заголовок
• Tradutor português - português: ir para
• Tradutor português - bengali: শিরোনাম
• Tradutor português - francês: en direction de
• Tradutor português - malaio: menuju ke
• Tradutor português - alemão: Überschrift
• Tradutor português - japonês: へ向かいます
• Tradutor português - coreano: 향하고
• Tradutor português - javanês: judhul kanggo
• Tradutor português - vietnamita: hướng tới
• Tradutor português - tâmil: செல்லும்
• Tradutor português - marata: शीर्षक
• turco: başaklanmak
• Tradutor português - italiano: in direzione
• Tradutor português - polonês: pozycji do
• Tradutor português - ucraniano: заголовок
• Tradutor português - romeno: poziția la
• Tradutor português - grego: με κατεύθυνση προς
• Tradutor português - africâner: op pad na
• Tradutor português - sueco: på väg till
• Tradutor português - norueguês: overskriften til

10 LIVROS EM TURCO RELACIONADOS COM «BAŞAKLANMAK»

Descubra o uso de başaklanmak na seguinte seleção bibliográfica. Livros relacionados com başaklanmak e pequenos extratos deles para contextualizar o seu uso na literatura.

Eski Türkçeden Eski Anadolu Türkçesine anlam değişmeleri - Sayfa 185

Ancak aynı zamanda (buğday için) 'başaklanmak' anlamında kullanılmaktadır. EUTS başlanmak Kaş. başlanmak; yönelmek; hayvan dağa doğru sürülmek; başaklanmak TS (buğday) başaklanmak başlık Kelimenin yapısını 1 baş' tan.

Hülya Arslan Erol, 2008

Resimli yeni ...: A-K: - Sayfa 91

(Etre qnitte-) Başak f.] Mezruaatta tanelerin olduğu kısım; ekin başı; sümbüle. [Epi-] Başakçı [t. s-] Orak zamanında dökülüp kalan başakları toplayan fakir. [Glattetir-] Başaklanma ] [t-m.J Ekin Başaklanmak J başak bağlama, bağlamak; başak ...

Ali Seydi, ‎Mihran, 1929

Büyük Menderes bölgesi - Sayfa 170

Büyük Menderes bölgesi ve civarında kışlık hububatın ekimden itibaren muhtelif fenolojik safhaları idrak etmesi için geçen ortalama gün sayısı incelendiğinde, sak teşekkülü ile başaklanma arasındaki müddet Sarayköy'ün doğusunda kalan ...

Süha Göney, 1975

Yeni Türk lûgati - Sayfa 77

Başabaş [h] Tamamı tamamına, tastamam. Başak [i] Mezruatta tanelerin olduğu kısım, ekin- başı, sümbüle. Başakçı [i] Orak zamanında tarlada dökülüp kalan başakları toplayan fakir. Başaklanmak [t] E- i kin başak bağlamak, başak hâsıl etmek.

İbrahim Alâettin Gövsa, 1930

Azerbaycan Türkçesi sözlüğü - 2. cilt - Sayfa 1067

Başak hâline gelmek, başaklanmak. Sünbüllü sıf. Başağı bol ve iri olan. Süng is. far. Süng elemek Vannı yokunu ne varsa elinden çıkarmak, dağıtmak. Süng olmağ iflas etmek, varı yoku elinden çıkmak. Sünge çekmek bak. Süng elemek.

Seyfettin Altaylı, 1994

Türk dilinin etimoloji sözlüğü - Sayfa 76

Kâş. de: baş (baş, yara), başak (okun ucundaki sivri demir, temrem, ayakkabı), başaklamak (başak, demir uç takmak), başaklanmak (oka temren takılmak), başaklıg (başlı, temrenli), başarmak (kertik yapmak, kertiklemek), baş- gak (oyluk ...

İsmet Zeki Eyuboğlu, 1991

Divanü lûgat-it-Türk tercemesi - 4. cilt - Sayfa 74

[Rad. ; Caf., T. T., U., An. Ind., Man. ; Müh. ; td.]. III, 292-6 ; — dı III, 291-23, 292-2, 292-4 ; — r III, 292-6 ; baflan — = başlanmak ; yönelmek ; hayvan dağa doğru sürülmek ; başaklanmak. II, 238-22 ; — dı li, 238-17, 238-19, 238-21 ; — ur II. — 74.

Maḥmūd Kāshgarī, ‎Besim Atalay, 1986

Resimli Türkçe sözlük - Sayfa 68

Tarlalarda, bağlarda dökülmüş ya da kalmış başakları toplayan kimse. başaklanmak (nsz) Başak bağlamak, başak tutmak. başaltı b. a. sp. I. Yağlı güreşte pehlivanların ayrıldığı beş dereceden ikincisi. 2. den. Gemilerde tayfa ve erlerin baş ...

Türk Dil Kurumu, ‎Kemal Demiray, ‎Muammer Bakr, 1977

Yeni yazım (imlâ) kılavuzu - Sayfa 70

... -ti basya baş başak Başak başakçı başaklanmak başaltı başarı başarmak başasistanlık başat başatlık başbakan başbakanlık başbakman başbuğ başçavuş başçavuşluk başçı başçık beşeski başgedikli baş göz etmek bukle bukran bulada ...

Türk Dil Kurumu, 1970

Kafkasya'dan Anadolu'ya Iğdır tarihi - Sayfa 165

Buğdaylar ise başaklanmak üzereydi. Sebzeler ve meyvalar olgunlaşıyordu. Bostan ve pamukların ikinci çapası yapılıyordu. Halk karınca gibi faaliyetteydi. Aras'ın sağında olduğu gibi solunda da umut dolu ekinlerin verimi göz kamaştırıyordu.

Nizamettin Onk, 2006