CĂRȚI ÎN TURCĂ ÎN LEGĂTURĂ CU «EĞMEÇ»
Descoperă întrebuințarea
eğmeç în următoarea selecție bibliografică. Cărți în legătură cu
eğmeç și extrase din aceasta pentru a furniza contextul de întrebuințare al acestuia în literatura Turcă.
1
Arkadaş Türkçe sözlük - Sayfa 348
3 bir yerde oturmak, yaşamak. eğmeç a. 1 yay ve benzeri şeylerin biçimi. eş. esk. kavis. 2 ha. akarsuların kıvrımlı yeri. eğmeçli s. eğmeç biçiminde olan, eğmeci olan. eğmek, -er (-i) 1 düz, doğru ya da dik olan bir şeyi eğik duruma getirmek.
2
Böyle gelmiş, böyle gitmez: cilt. Yokuşun başı - Sayfa 70
Kuyruk tüyleri lâcivertleşir, kararır, eğmeç eğmeç saçılarak dökülürdü. Güneş vurunca boyun tüyleri kırmızının, sarının kına renginin bütün tonlarıyla yanardönerleşir, ışıl ışıl ışıldardı. Daha iki yaşındaydı. Amcam, dayak yiyen horozunu ...
3
Böyle geemiş, böyle gitmez: otobiyografi - Sayfa 68
Kuyruk tüyleri lâcivertleşir, kararır, eğmeç eğmeç saçılarak dökülürdü. Güneş vurunca boyun tüyleri kırmızının, sarının, kına renginin bütün tonlarıyla yanardönerleşir, ışıl ışıl ışıldardı. Daha iki yaşındaydı. Amcam, dayak yiyen horozunu ...
4
Aşk da gezer: roman - Sayfa 33
İkisi de İstanbul Güzel Sanat Akademisinde öğretim üyesiydiler. Ergun, İstanbul'a ne zaman döneceklerini sordu. Ziya eliyle bir eğmeç çizdi havada : — Yarın, dedi. Lokmasını bir iki kez çiğneyerek küçülttü. İkinci bir eğmeç daha çizdi eliyle.
Birel hareketiyle sineği uzaklaştırmak istedi, sinek havalandı, havada kısa, küçük bir eğmeç çizdi, sonra gelipdizine kondu. Bir traktörsesi geldi uzaktan. Buses onayarımkalan işlerini hatırladı. Bahçesininüçgündür susuz kaldığını bahane ...
6
Bir Anadolu Hümanisti Mevlâna
Yaraya, acıyıalan bir merhem sürmüş, sonraçıkık kemiği yerine oturtarak, büyük bir meşeden eğmeç biçiminde çıkardığı iki kabuğu destekyapıp sıkıca sarmıştı. Bütün bu işlemlere gıkını çıkarmadan katlanmıştı Seyid. Ta ki Celâleddin işini bitirip ...
7
Sanat kavram ve terimleri sözlüğü: Resim-heykel-mimarlık, ... - Sayfa 73
... daha çok ellşçl- liği düzeyinde bir etkinliği anlatmak için kullanılır. eGmeç EĞMEÇ (İng. Curve). «Kavis» sözcüğüyle eşanlamlıdır. EĞMEÇLİ RENDE (İng. 73.
Metin Sözen, Uğur Tanyeli, 1986
8
Türkçede öykü-roman: seçki (antoloji) - Sayfa 222
Dalgalara binip inerken durağın uçları göz üzerinde bir eğmeç (kavis) çiziyor, deniz de pruvasına apak gerdan veriyordu. Küpeşteleri, bordaları, salman sancakları, tüm ipleri sanki yeni doğan günde ateşlendi. Bütün yelkenleri ve ipleri bir bir ...
9
Sevgili Sevi ve başka öyküler - Sayfa 54
Genç kadın, hızlı ve geniş bir eğmeç çizerek kirpiğini bile oynatmadan yürümesini sürdürmüş; Mehmedi kaldırımın ortasında şaşkın, darmadağın bırakmıştı. Mehmet o sıralarda yırtık şeritli bir makinede yazlmış, imzasız mektuplar alıyordu.
10
Bulgaristan'da Türkçe yer adları kılavuzu - Sayfa 67
Nice halk türkülerimizde, yakışıklı delikanlı ile birlikte, sadık dostu yağız atın da uçarak koştuğu anlatılır. At-dağı (Konövska-planina, Konyavska-planina), Köstendil, Rademir (Radomir) ve Bobov-dol vadileri arasında kalan bir eğmeç (kavis).
