CĂRȚI ÎN TURCĂ ÎN LEGĂTURĂ CU «KAĞŞAMA»
Descoperă întrebuințarea
kağşama în următoarea selecție bibliografică. Cărți în legătură cu
kağşama și extrase din aceasta pentru a furniza contextul de întrebuințare al acestuia în literatura Turcă.
1
Resimli yeni ...: A-K: - Sayfa 565
[Une sorte de zoiture] Kağşama ) ( t- m-) Sert bir Kağşamak i gürültü ile yıkılmak. Çok eskimek, çok koca- yıp bunak olmak, ihtiyarlamak. [ S'ecrouler avec un grand fracas. Râsonner. ViĞillir , devenir vieux et decrepiUe.] Kağşar (t.f) Yıkılmak ...
2
Mahallemizdeki Ermeniler - Sayfa 63
Bastonu pek kullanmaya kıyamadım ama, sürdüğü cila hâlâ pırıl pırıldır, toplam dört parça arasında kağşama, açılma olmamıştır. Usta avlularının içinde fakat evden ayrı gibi, normalden iki kat yüksek tavanlı, geniş bir bölmede çalışırdı.
_ı, tzğı- büyük kağşama rmesî “Him Çukııravağa 4 `~di'ı!erd *fafaawßwaaw £a»_w;› anða bir 1-atari mega) şfé žşığlalamı rdi.'fi%tı1ii¢_, 'ıišîıerief áahı yıırriız Şlmğldeısjîádıáí 1 aa îž mü mäştıã› Dumuş dag ş g mıiûahíîitf iş _ve t. hatjtıhın çgvrl šî ...
4
Varlık Vergisi gerçeği - Sayfa 55
... bu yıldan başlayıp ülkenin dünyadan tam soyutlandığı 1941 yılına kadar yeterli tahıl, inşa edilen silolarda depo edilseydi, hem bu kadar sıkıntı çekilmez ve ekonomi böylesi bir yıkıma uğramaz, devlet yapısı kağşama dönemine girmezdi.
... dünkü çöküntünün üzerinde az biraz durmuştu. «Bre olmaz! Bre çökecek bir kağşama bırakmadık aramızda!» deyip ikinciklenmiş; «Aksilik... her hal aksilik...» deyip somurtmuştu. Somurtuşu çöküntüleri ustalığına yakıştıramayışı- naydı.
Mustafa Necati Sepetçioğlu, 1979
6
Türkçe sözlük'ün ters dizimi: Türkçe (SST) sözlük ... - Sayfa 61
... susama savsama tavsama şama aşama yaşama birlikte yaşama ortak yaşama kağşama akşamdan akşama okşama yanşama boşama yumuşama kayşama atama açıktan atama vekâleten atama asaleten atama otama saptama hartama 61.
Belgin Tezcan Aksu, Abdurrahman Tariktaroğlu, Efrasiyap Gemalmaz, 2004
7
Tarihten bugüne Başkurtlar: tarih, dil ve kültür üzerine ... - Sayfa 241
ş Şular "şunlar, bunlar", şevle "gölge", şatlık "sevinç", şayar- "oynamak, şımarmak", kavşa- "kağşamak, güçsüz kalmak", koyaş "güneş", hulış "soluk". Ön damak ünsüzleri: /, r, y, g, k. I Legnet "lanet", levke- "alevlenmek, tutuşmak", kul "el, kol", ...
A. Melek Özyetgin, A. Merthan Dündar, İlyas Kamalov, 2008
8
Turcology in Turkey: selected papers - Sayfa 32
TS 11: 794 cah;amak 'sarsılıp gevşemek, kağşamak.' DLT hı: 286 faj çahşadı, DLT ıv: 130 cah;a- 'çagıl cugul etmek, takılan sus e?yası ses vermek.' 128. cahşak DS hı: 1040 çah;ak (11) [cağ?ak (O-2] 'asınarak dokülmuş dag veya duvar yığın- ...
László Károly, Nurettin Demir, Emine Yılmaz, 2007
