CĂRȚI ÎN TURCĂ ÎN LEGĂTURĂ CU «ZINK»
Descoperă întrebuințarea
zınk în următoarea selecție bibliografică. Cărți în legătură cu
zınk și extrase din aceasta pentru a furniza contextul de întrebuințare al acestuia în literatura Turcă.
There are some secrets sisters aren't meant to share. Because when they do, it destroys them. This stunning conclusion to Michelle Zink's Prophecy of the Sisters trilogy will make saying good-bye bittersweet for readers.
Robotikuş zınk diye durdu. İyi okudun mu burayı? Robotikuş zınk diye durdu! Hem de havada... Bir uçak havada durursa ne olur? Olanlar olur. Aynı bizde olduğu gibi... Hızla düşmeye başladık! Yere çakılacağız! - Allahım n'olur yardım et, lütfen ...
3
Nevzat Atlığ: mûsikîgmizle övünmemiz için - Sayfa 144
Bu yazıdan hemen sonra, Ulunay, onur kinci, saldırgan yazılarını "zınk" diye durdurdu. (N.Atlığ, "Zınk" sözcüğünü, her hâlde metne geçmeyeceğinden emîn olarak söylemişti.) Bir ince sızı Solfej ve üslûp öğretmenliğiyle İstanbul Belediyesi ...
KÂİNATIN SESİ Zınk zınk! Bir ses kafamın üstünden aklıma doğru. Yaptığın yanlış der gibi vuruyor, ne ağır bir soru. Allah'ın öğrettiklerinden farklı, acaba var mı başka doğru? Yok yok! Bir ses içimden kükrüyor, kulağımın içine. Delil mi istiyorsun ...
5
İstanbul mektupları - Sayfa 210
... işareti takmış. Gayet temiz ve düzgün kıyafetli bu insanlar her yerde göğüsleri ileride ve başları dik, kendilerine itimatla dolaşıyorlar. Yere basarken bizim Tatarlar veya Türkler gibi ileri mi geri mi gitsem diye düşünmüyorlar. Zınk zınk basarak ...
Fatikh Kărimi, Fazıl Gökçek, 2001
6
Hababam sınıfı baskında - Sayfa 39
Zınk! Önce lokomotif geçti önümden... Sonra gittikçe hızını kaybeden vagonlar... En son furgon, çakılıp kalmıştı önümde. Artık telâşın mânası yoktu. Döndüm geriye çite asılıp kalan yol arkadaşımı çektim kollarından. Kireç gibiydi benzi. «Ne oldu ...
7
Sait Faik Abasiyanik: sec̣me hikâyeler - Sayfa 63
Çarklar dönüyor, fakat zaman zaman, zınk diye duraklıyorlardı. O zaman Abdurrahman 'm gözleri ateşle dolu, Salih'e çevrıliyor, Salih suratını defi hacet eder gibi buruşturuyordu. Zannediyordu ki, ancak ööyle buruşturursa ne kadar kuvvet ...
Sait Faik, Tarık Buğra, 1972
Hasan Kayıhan. MİNiBÜSTEN Rüzgârlı Sokak'ın altında indiler.. Ellerinde birer valiz, yürüdüler.. Ulus'a yaklaştıkça kalabalık artıyordu. Sağa sola ağır ağır hızlı adımlarla, zınk zınk koşuşarak gideh-gelen insanlar... Süleyman, sıkılıverdi birden.
9
Türkçenin ezgisi - Sayfa 120
pıtt-> *pıtta-, iii. *pıtta- > pıttadan = Pıt ederek koptu. Çattadan / çatanadan kırıldı. Şıppadan geçti. Şıppadak geçti. (4) + son ünsüz ikilemesi + a + dak ile:pattadak pat, pıt, tak, tuk, dup, küt, güp, çat, cup, şap, şıp, lop, larp, zınk,... (5) + son-ünsüz ...
10
Sınırdaki ölü: hikâyeler - Sayfa 81
Kentlerde, başkentlerde derneklerimiz, birliklerimiz vardır; al kırmızı levhalarda adımız yazılıdır. Ama bir araya gelince işe yaramayız. Bir de bu yanımız tam olsa, istersek dünyayı zınk durdururuz. Zınk durur dünya, sonra ne olur bilemeyiz.
