Signification de "kancalanmak" dans le dictionnaire turc

PRONONCIATION DE KANCALANMAK EN TURC

kancalanmak

QUE SIGNIFIE KANCALANMAK EN TURC

définition de kancalanmak dans le dictionnaire turc

être accroché, accroché, accroché.

TRADUCTION DE KANCALANMAK

Découvrez la traduction de kancalanmak dans 25 langues grâce à notre traducteur turc multilingue.

Dans cette section, les traductions de kancalanmak dans d'autres langues ont été obtenues par traduction automatique statistique, où l'unité essentielle de la traduction est le mot «kancalanmak» en turc.

• Traducteur Français - chinois: 爬动
• Traducteur Français - espagnol: enganchado a
• Traducteur Français - anglais: hooked to
• Traducteur Français - hindi: formicate
• Traducteur Français - arabe: مدمن مخدرات ل
• Traducteur Français - russe: formicate
• Traducteur Français - portugais: formicate
• Traducteur Français - bengali: হুক
• Traducteur Français - français: accroché à
• Traducteur Français - malaisien: untuk menyambung
• Traducteur Français - allemand: eingehakt
• Traducteur Français - japonais: アリのようにはいます
• Traducteur Français - coréen: formicate
• Traducteur Français - javanais: pancing
• Traducteur Français - vietnamien: formicate
• Traducteur Français - tamoul: கவர்ந்து
• Traducteur Français - marathi: हुक
• turc: kancalanmak
• Traducteur Français - italien: formicate
• Traducteur Français - polonais: formicate
• Traducteur Français - ukrainien: formicate
• Traducteur Français - roumain: formicate
• Traducteur Français - grec: γαντζώνονται
• Traducteur Français - afrikaans: verslaaf aan
• Traducteur Français - suédois: formicate
• Traducteur Français - norvégien: formicate

10 LIVRES EN TURC EN RAPPORT AVEC «KANCALANMAK»

Découvrez l'usage de kancalanmak dans la sélection bibliographique suivante. Des livres en rapport avec kancalanmak et de courts extraits de ceux-ci pour replacer dans son contexte son utilisation littéraire.

Resimli yeni ...: A-K: - Sayfa 585

Kanca- Kancalamak / yı atıp tutmak, musallat olmak. / Saisir, ar- racher avec un croc § Cro- cheter § Attrapper-] Kancalanma ı (/. m-) Kanca Kancalanmak / ile tutturmak. (Faire aceroeher-] Kancalı [t- f.) Kancası olan, ucuna kanca takılmış olan .

Ali Seydi, ‎Mihran, 1929

GAGAUZ Türkçesinin sözlüǧü - Sayfa 126

Kabulluk etmee: Riza göstermek. ka buz: Kabiz. kacalanmaa: Kancalanmak. kaç: Kaç (soru). kaçak: Kaçak. kaçakhk: Kaçakhk. kaçama: Bir Gagauz halk oyununun adi. kaçarak: Kosarak; çabuk. k^çici: Kosucu, yan§maya katilan kigi. kaçinci: ...

G. A. Gaydarci, 1991

Yeni Türk lûgati - Sayfa 488

Kancalamak [f] Kancayı atıp tutmak, çengeli takmak. [c] Musallat olmak. Kancalanmak [f] Kanca ile tutulmak, çengele takılmak. Kancalatmak [f] Kanca ile tutturmak, çengele taktırmak. lvancalı [s] Kancası olan, ucuna kanca takılmış olan, çengelli.

İbrahim Alâettin Gövsa, 1930

Yaşasın deniz: hikâyeler

Kaşları birbirine kancalanmış iki orkinos azmanı voltası gibiydi. Eli maşalı mı maşalının biri. Dört kere evlenmiş. Bittabi sıra ile. Adamların hepsinin birer birer canına okumuş. Kadmdaki dil değil alimallah mercan zokası. Mu- hafazanallah bir ...

Halikarnas Balıkçısı, 1964

Gençlik denizlerinde - Sayfa 244

Kaşları da birbirine kancalanmış iki orkinos azmanı oltası gibiydi. Eli maşalı mı maşalının biriydi. Dört kez evlenmiş. Sırayla, adamların hepsinin birer birer canına okumuş. Kadında dil değil alimallah mercan kırması zokası. Tanrı korusun bir ...

Halikarnas Balıkçısı, ‎Şadan Gökovalı, 1983

Anadolunun pamuk-çeltic-mısır-fındık-afyon ve bagcılık ... - Sayfa 9

Arkadaki çıvgarın ön nihayetinden 61 santimetro kadar uzaklıkta bulunan bir demir halkaya 1,23 metro uzunlukta bir zencir kancalanmış olup bu zencir, boyunduruğun alt pervaz tahtasının üzerinden geçmek suretiyle ortada bulunan çıvgarın ...

Esat Ahmet, 1936

Darbeler ve Türk basını - 1. cilt - Sayfa 328

Boyundan kancalanmış geniş etekli, gri pelerinler... Rugan çizmeler... Dudak kıyısına iliştirilmiş Havana puroları... Çekildikten sonra kalkıp inen kılıçla, infaz mangalarına verilen "ateş" emirleri... Ve bol avantacılık, bol hırsızlık, bol kaçakçılık.

Hayati Tek, 2003

Gökova'nın yalazları: öyküler - Sayfa 169

Öyle bi taktı ki, Bo- lakça'nın sazan balığına ebedî kancalanmış olta gibi, bir türlü bırakmaz. Derken, adamın ağzını büzüp kilide vuramazsın ki; daha devresi gün yankısı kasabadan, Taşçı- lar'dan geliverdi hemen. Dilin kemiği yok ama, erin de ...

Celâl Özcan, 1977

Türk iş hukuku Yargıtay emsal kararları - Sayfa 176

Gerek bu durumun, gerek arabanın kancalanması ve takozlanması işinde ölen işçinin görevli olup olmadığı araştırılarak görevli olduğu anlaşılırsa, bu görevini yapmış olmamasının birlikte bir kusur sayılıp sayılmayacağı yine bilirkişi aracılığı ile ...

Turkey. Yargıtay, ‎A. Bakî Orhaner, 1966

Türk Edebiyatı - 407-410. sayılar - Sayfa 34

Kaşları da birbirine kancalanmış iki orkinos azmanı oltası gibiydi. Eli maşalı mı maşalı biriydi."14 Halikarnas Balıkçısı'nın "Gençlik Denizlerinde" adlı hikâyesinde de, yunus balıklarının seviştiğini çıkardıkları gürültüden anlayan Barka Reis'in ...

Ahmet Kabaklı, 2007