Significado de "kıpıştırmak" no dicionário turco

PRONÚNCIA DE KIPIŞTIRMAK EM TURCO

kıpıştırmak

O QUE SIGNIFICA KIPIŞTIRMAK EM TURCO

definição de kıpıştırmak no dicionário turco

Para abrir e fechar as pálpebras muitas vezes por cima.

kıpıştırmak Göz kapaklarını üst üste birçok kez açıp kapamak.

TRADUÇÃO DE KIPIŞTIRMAK

Conheça a tradução de kıpıştırmak a 25 línguas com o nosso tradutor turco multilíngue.

As traduções de kıpıştırmak a outras línguas apresentadas nesta seção foram obtidas através da tradução automática estatística; onde a unidade essencial da tradução é a palavra «kıpıştırmak» em turco.

• Tradutor português - chinês: 眨眼睛
• Tradutor português - espanhol: kıpıştır a
• Tradutor português - inglês: kıpıştır to
• Tradutor português - hindi: झपकी
• Tradutor português - arabe: kıpıştır ل
• Tradutor português - russo: мигать
• Tradutor português - português: piscar
• Tradutor português - bengali: kıpıştır করতে
• Tradutor português - francês: kıpıştır à
• Tradutor português - malaio: untuk kıpıştır
• Tradutor português - alemão: kıpıştır zu
• Tradutor português - japonês: 点滅します
• Tradutor português - coreano: 깜박
• Tradutor português - javanês: kanggo kıpıştır
• Tradutor português - vietnamita: nháy mắt
• Tradutor português - tâmil: kıpıştır செய்ய
• Tradutor português - marata: kıpıştır करण्यासाठी
• turco: kıpıştırmak
• Tradutor português - italiano: lampeggiare
• Tradutor português - polonês: migać
• Tradutor português - ucraniano: блимати
• Tradutor português - romeno: clipi
• Tradutor português - grego: kıpıştır να
• Tradutor português - africâner: kıpıştır om
• Tradutor português - sueco: blinka
• Tradutor português - norueguês: blink

7 LIVROS EM TURCO RELACIONADOS COM «KIPIŞTIRMAK»

Descubra o uso de kıpıştırmak na seguinte seleção bibliográfica. Livros relacionados com kıpıştırmak e pequenos extratos deles para contextualizar o seu uso na literatura.

Türk dili araştırmaları yıllıǧı: belleten - Sayfa 113

11. kıpıştırmak, HÎ3 only with göz, to wink. 12. koğuşturmak, kovuşturmak, TS arkasına düşmek, kovalamak. 13. koşturmak, Hl 2. to run about and tire oneself in doing something. 14. oğuşturmak, ovuşturmak, KT birbirine sürerek oğmak, LO 4 ...

Türk Dil Kurumu, 1956

Türkçede roman - Sayfa 159

Bu delikanlı bütün zamanını alçak herifler gibi Kalpakçılar'da dolaşmak ve kendi aile halkına varıncaya kadar rastgeldiği kadına bıyık burmak ve yüzünü gözünü maymunlar gibi çatıştırıp kıpıştırmak ile geçirirken» bir gün bilmeyerek teyzesinin ...

Mustafa Nihat Özön, ‎Alpay Kabacalı, 1985

Arkadaş Türkçe sözlük - Sayfa 622

Kıpır kıpır bir çocuğu var. kı pişik s. ha. kirpikleri yapışık gibi olan (kimse). kıpıştırmak (-i) (göz için) gözkapaklannı birçok kez üst üste açıp açıp kapamak. kıpkırmızı [kıpkırmızı] s. 1 her yanı kırmızı. 2 çok parlak kırmızı. 0 kıpkırmızı kesilmek (ya da ...

Ali Püsküllüoǧlu, 1994

Doğu Rodop türk ağızlarının sözlüğü: turc-français - Sayfa 239

Kıpırdatmak// mouvoir, deplacer. kıpır kıpır zf. Kıpır kıpır// tout en mouvement. kıpırtı is. Kıpırtı// mouvement, bouillouement. kıpırtılı s. Kıpırtılı// â nıouvement, mouvemente. TS'de yok. kıpışdır-/kıpıştır- f. Kıpıştırmak// cliguer souveut de l'oeil, ciller ...

Mefküre Riza Mollova, 2003

Resimli Türkçe sözlük - Sayfa 334

Dört kanatlı böceklerden bir takım. kınnap a. Ar. Sicim, kalınca iplik. kıpırdak s. Kıpırdanışı çabuk ve canlı olan. kıpırdamak, kıpırdanmak (nsz) Kımıldamak. kıpırtı a. Kımıldanış, kımıltı. kıpıştırmak (-i) (Gözler için) üst üste açıp kapamak. kıpmak (-i) ...

Türk Dil Kurumu, ‎Kemal Demiray, ‎Muammer Bakr, 1977

Türkçe ikilemeler sözlüğü: tanıklı - Sayfa 407

(Fakir Baykurt, Irazca 'nın Dirliği, s. 190) kıpır sapır (etmek) (DS-XII-EkI) Kımıldanıp durmak. kıpış kıpış (kıpıştırmak) Göz kapaklarının sürekli bir biçimde kapatılması. Işığa bakamadığı için adamın sözleri kıpış kıpış tı. G.K.D. Çanakkale. kıpıt sapıt ...

Necmi Akyalçın, 2007

Türkische Chrestomathie aus moderner Literatur - Sayfa 78

... Schwert kılıklı aussehend kûmak tun, machen kımıldamak s. bewegen kına Henna kıpırdatmak leicht bewegen kıpıştırmak zwinkern (m. den Augen) kır freies, unbebautes Feld, Steppe kır grau kırık zerbrochen, gebrochen; Bruch kırılmak intr.

Otto Spies, 1968