WHAT DOES YÜREĞINI HOPLATMAK MEAN IN TURKISH?
Click to
see the original definition of «yüreğini hoplatmak» in the Turkish dictionary.
Click to
see the automatic translation of the definition in English.
Definition of yüreğini hoplatmak in the Turkish dictionary
See your heart. to hop (or play), (or to play). Excite. yüreğini hoplatmak Bkz. yürek hop etmek (veya hoplamak), (veya oynamak). / Heyecanlandırmak.
Click to
see the original definition of «yüreğini hoplatmak» in the Turkish dictionary.
Click to
see the automatic translation of the definition in English.
10 TURKISH BOOKS RELATING TO «YÜREĞINI HOPLATMAK»
Discover the use of
yüreğini hoplatmak in the following bibliographical selection. Books relating to
yüreğini hoplatmak and brief extracts from same to provide context of its use in Turkish literature.
Kimsenin yüreğini hoplatmak istemiyorum. Benim böyle bir hayat tarzım yok, üzgünüm Meltem. Amacı olmayan eylemlere taraf olamıyorum. Amaçsız eylem tabiat kurallarına aykırı. Vahşi düzende bile amacı olmayan tek bir canlı bulamazsın.
2
Örnekleriyle Türkçe sözlük: S-Z - Sayfa 3274
О dôkmck (yûregìni bo§alt1nak_) : Dertlerini, ůzůntûlerini uzun uzun anla{ага}: içi hañflemek. о yůregini eritmek (sizlaunak) : Сок ùzmek. Agzi .faken dili nemin balidir Äh etákçe ' M.C\mbur. Капоты. Siirlcr. 5 о yúregini hoplatmak (oynatmak.
3
Sabetayist bir aile saklı duvar - Sayfa 251
Sadece karısının yüreğini hoplatmak için kullandığı bakışlarını Melek Hanım'a çevirdi. Eli, ince bıyığının ucunu burdu. 0 O 0 0.0 0.0 0.0 Kahvaltılarının kalan kısmını suskunluk içerisinde ettiler. Kahvaltının ardından Ethem Naci, "Kuzu bayramı ...
4
Günlük, anılar ve mektuplar: ve sonrasında yazılanlar - Sayfa 364
Bu ülkede, araştırmacı, bilim adamı, sanatçı olmayacaksın. Olursan da egemenlerin dümen suyundan çıkrnayacaksın. Deprem ve deprem korkusu hep gündemde. Bugün de çeşitli yerler hafif şiddetle sallanmış, milletin yüreğini hoplatmak için.
5
İngilizce-Türkçe çağdaş iş dünyası sözlüğü - 1. cilt - Sayfa 351
... to fail into a - sarası tutmak; to frighten sb. into -s birinin ödünü koparmak; to give sb. a - yüreğini hoplatmak; to have nothing - to wear giyecek uygun bir şeyi olmamak; to have a - of laziness tembelliği üstünde olmak; to make the punishment ...
Ender Gürol, Ali Kılıçlıoğlu, 1994
6
İstanbul'un ortası - Sayfa 122
Harbiye marşı, üniformalar kız öğrencilerin yüreğini hoplatmış bir kere. Harbiydiler de inadına Enstitü önünden geçerken adımlarını daha sert atıyorlar, borularını daha tize çıkarıyorlar. Öğretmenler disiplin diye tuttururken, müdüre hanım bile ...
7
Sait Faik: yaşamı, kişiliği, sanatı, yapıtları, ... - Sayfa 68
Olgunun önemi olmayınca; giriş, gelişme ve sonuç kesimleri oluşturmaya, oluşturmak için çaba göstermeye, öykünün sonuna doğru, hazırlanan düğümü çözerek okurun yüreğini hoplatmaya gerek yoktur. Böylece, öykünün girişindeki o ...
8
Hasan Mellâh, yahut, Sır içinde esrar - Sayfa 134
İkisi beraber sofraya oturarak, yedikten, içtikten sonra, nısfu'l-leyl mahalleri konağın kapısı çalınıp bu dahi Hasan'ın yüreğini hoplatmış idiyse de, gelenler bir gemi kaptanıyla üç tayfa olduğu ve bahusus bunlar Pavlos'un emriyle gelmiş ...
Ahmet Mithat, Ali Şükrü Çoruk, 2000
Kapıyı açtı, Hüseyin gelmemişti. Masasına geçti, masanın üstünde sarı birzarfbuldu. “EmniyetMüdürlüğü Yetkililerine” yazıyorduüzerinde. Ürperdi. Arabasına bomba konuppatlatıldığı günden beri sıra dışı her şey yüreğini hoplatıyor ve müfettişi ...
Ali Erkan Kavaklı, Bahadır Pamukçu, 2013
Çok iyi tanıdığı bu yazılar hem sevinçten yüreğini hoplattı, hem dedehşetten titrettionu. Buincecik iki kâğıt umutları konusunda bir ölüm kalım kararı saklıyordu. Yakınlarının içinde bulunduğu sıkıntıyı düşünerek dehşet verici bir şeyler bekliyordu ...
