CĂRȚI ÎN TURCĂ ÎN LEGĂTURĂ CU «KILIKSIZLIK»
Descoperă întrebuințarea
kılıksızlık în următoarea selecție bibliografică. Cărți în legătură cu
kılıksızlık și extrase din aceasta pentru a furniza contextul de întrebuințare al acestuia în literatura Turcă.
Gordon'untanıdığı Comstocksoyu,inanılmaz ölçüde kalınkafalı, kılıksız, ölüsüyledirisi farksız boşbiraileydi. Şaşılacakölçüde canlılıktan yoksundular. Bu özellikler Comstock Dede'nin eseriydi elbet. Öldüğünde bütün çocukları yetişkindi, hatta ...
2
Güllüceli Kâzım - Sayfa 8
Kim kızarsa: "Ulan kılıksız" ı basardı. Pek dokunurdu bu "kılıksızlık" bana. Durumum gülünçtü, f arkındaydım. Bir gün bir yol düşündüm. Artık bacağıma bir don almasını, bunun gerekliliğini babama anlatmalıydım. Kendimi, varlığımı babama ...
Yusuf Ziya Bahadınlı,
1965
3
Türkçe bilen aranıyor - Sayfa 1006
bakmaktan âciz eteği düşük bir kadın) • Kılıksız (Bu ne kılıksızlık! Biraz üstüne başına dikkat etsene). PATAVATSIZ— Deli dolu (Düşüncelerini söylemekten çekinmeyen deli dolu bir adam) • Densiz [Yakışıksız ve saygısız davranan] (Densizlik ...
4
Deyimler, atasözleri, beyitler ve anlamdaş kelimeler - Sayfa 508
FAAL. I- AS AK r J eteği düşük ("Çocuğuna bakmaktan âciz eteği düşük bir kadın"), kılıksız ("Bu ne kılıksızlık! Biraz üstüne başına dikkat etsene"). Yine bkz, DAĞINIK. PATAVATSIZ delidolu ("Düşündüklerini söylemekten çekinmeyen delidolu bir ...
5
Yeni Türk lûgati - Sayfa 322
Yakışık, parlaklık. Gösterişli [s] Harici şekil ve manzarası güzel. Alımlı, kılıklı. Gösterişsiz [s] Şekli, haricî menzarası uygun olmıyan. Kılıksız, kıyafetsiz, şansız. Gösterişsizlik [il Kılıksızlık. Şekil uygunsuzluğu. Göstermek [f] Gördürmek, ibraz etmek.
İbrahim Alâettin Gövsa,
1930
6
Martıların düğünü - Sayfa 28
Yanında kendininkine benzer kıyafetli biriyle kılıksız iki kişi daha vardı. Adımı seslenip: "Siz misiniz?" diye sorduğunda kayıtsızca başımı salladım. Bankadan geldiğinden, alacaktan, mektuplardan ve daha bir sürü şeyden, hiç hız kesmeden ...
7
Aşk'ın Kalplerimizdeki Mutat Yolcululuğu:
Kılıksız kocasını ve kılıksız iki oğlunu da hayat haritamızdan bir çırpıda silivereceğimi söylesem. Kızarırdı belki elmalar gibi, kıkır kıkır gülerek. Gülerken açılırdı kara çarşafı, yüzü ak bir kâğıt gibi çıkardı ortaya, ben yazılarıma orada devam.
8
Kürtlerle dans - Sayfa 184
O sırada, çöp konteynırlarından madeni, plâstik ya da işe yarayan atıkları toplayan kılıksız biri dört tekerlekli çöp arabasıyla istasyona girdi. Okan'ı savcılığa götüren zırhlı aracın yanına yaklaştı. Elinde silâh olan polisin yanına gidip bir şeyler ...
Memduh Bayraktaroğlu,
2005
9
Dört yol ağzındaki ev - Sayfa 55
Sözünü kestim: , – Ama, dedi, kılıksız gezmekten hoşlananlar da var. Giyecekleri pek çok şeyleri olduğu halde kılıksız gezmekten hoşlanan insanlar tanıyorum. * – O başka, dedim. Sizin söylediğiniz başka. Benim de şöyle beş on kat gıcır gıcır ...
10
Halide Edib Adıvar ve eğitim - Sayfa 314
Bu öyle bir histir ki, hepsine, kendine mahsus bir vakar, en çetin yoksulluk ve kılıksızlık içinde dahi, yaratıcı insanların manen tatmin edilenlerin tavrını ve izzeti nefsini vermiştir. Fakat bunu şuurunun altında veya üstünde hissedebilmek için, ...
ȘTIRI NOI CARE INCLUD TERMENUL «KILIKSIZLIK»
Află ce ziare naționale și internaționale au scris despre și cum este întrebuințat termenul
kılıksızlık în contextul următoarelor știri.
Yetim ile kılıksız
Raci Tetik'e haddini hatırlatarak başlayıp bu kılıksızlık takıntısından mülhem o açlık grevindeki insanların üzerine saldırttığı köpekleri ve katledilen İlhan Erdost ile ... «Radikal, Oct 12»