10 BÜCHER, DIE MIT «KALIPLATMAK» IM ZUSAMMENHANG STEHEN
Entdecke den Gebrauch von
kalıplatmak in der folgenden bibliographischen Auswahl. Bücher, die mit
kalıplatmak im Zusammenhang stehen und kurze Auszüge derselben, um seinen Gebrauch in der Literatur kontextbezogen darzustellen.
1
Resimli yeni ...: A-K: - Sayfa 576
[Fire mis, e â la formes-] Kalıplatma 1 (t. m- ) Kalıba Kalıplatmak! geçirtmek, kalıba koydurmak, kalıyta şeklini düzelttirmek. [Faire mettre â la forme.] Kalkan (/. s.) Eski muharebelerde kılıca ve oka karşı | J tahaffuz için kullanılan siper. [Bouclier-] ...
2
İzmir'de bir Manastır çınarı - Sayfa 62
Çünkü; fes satan dükkanlara sürekli giderek feslerini kalıplatmak için önceden ısıtılmış kalıplara koydurarak ütülenmelerini; fesler kalıptayken sökülen püskülünün yeniden yerine takılmasını beklerlerdi. Babası ise fötr şapka giyiyordu.
Yücel İzmirli, Zühal İzmirli, 2008
3
Resmi yazışma kuralları, noktalama işaretleri ve yazım ... - Sayfa 219
... kalfalık kalgımak kalhane kalıcı kalım kalın kalın kafalı kalınbağırsak kalınlaştırmak kalıntı kalınyağ kalıp kalıpçı kalıplamak kalıplaşmak kalıplatmak kalıt,-tı kalıtım kalıtsal kaliboritti kalibre kalifiye Kaliforniya kaliforniyum kaligrafi kalinis kalinos ...
4
Türkiye hikâyeleri: hikâye - Sayfa 58
Arife günleri fesimizi kalıplatmak için, onun tezgâhının karşısında kuyruğu dizilirdik. Bayram Ağa artık tası tarağı toplamış ve hemen şapka kalıpçılığına göre âlet edevat edinmek için İzmir'e gitmişti. Fes satan hazır elbiseciler için zaten mesele ...
5
Bir zamanlar Antalya: tarih, gözlem ve anılar : yakın ... - 2. cilt - Sayfa 348
Fes Kalıpçıları: Şapka Kanunu çıkmadan önce, hemen hemen tüm Antalyalı Türk ve Rum erkeklerinin giydiği fes, bir süre giyildikten sonra yağmurda şekli bozulur, kalıplatmak gerekirdi. Bu iş için kalıpçı dükkânları vardı. Dört ayak üzerinde ...
6
Nasıl okudum - Sayfa 38
Başçavuşlannla üç, çavuşlarınki iki şeritti. Onbaşılann da bir şeritli işaretleri vardıysa da onlar bu işareti takmazlardı. Başta tabii fes. Mektepte bir de fes kalıpçısı vardı. Perşembe sabahları feslerini kalıplatmak için talebe kalıpçının önüne ...
7
Yeni Türk lûgati - Sayfa 480
Kalıplatmak [f] Kalıba geçirtmek, kalıba koydurmak, kalıba çektirerek şeklini düzelttirmek. Kalkan [i ] Eski muharebelerde kılıca ve oka karşı tahaffuz için kullanılan siper. Kalkanbalığı [i ] Kalkan gibi yassı ve yuvarlak, dikeni nev'inden öksürüğe ...
İbrahim Alâettin Gövsa, 1930
8
Türk dilinin etimoloji sözlüğü - Sayfa 366
Kalıptan: kalıpçı, kalıpçılık, kalıplamak, kalıplanmak, kalıplatmak, kalıplı, kalıpsız, kalıpsızlık~ KALKAN.tr. kal'dan kal-ka-nğ/kalkan. Sözcüğün köküne eklenen mak ekiyle kal-k-mak/kalkmak eyleminden kan takısıyla kalkan. Sondaki ğ sesi ...
İsmet Zeki Eyuboğlu, 1991
9
30 sene evvel İstanbul: 1900'lü yılların başlarında şehir ... - Sayfa 241
Haylazlıktan derileri kemiklerine yapışır. Benizleri karardıkça kararır. Mektebe, medreseye devam çoktan cicozu çekmiş. Yavaş yavaş torbadan yeni yeni turfandalar çıkmaya başlar: Her gün saç taramak, fes kalıplatmak, potin boyatmak; semte ...
A. Sermet Muhtar Alus, Faruk Ilıkan, 2005
10
Doğu Rodop türk ağızlarının sözlüğü: turc-français - Sayfa 130
Kalıplanmak // etre mis â la forme. galıplat-/galıpbau/galıppat-, galıplatdır-/gaüplattır-/galıpbatdır-/galıpbattır-/galıppatdır-/galıppattır- f. Kalıplatmak// faire mettre â la forme. galıplı/galıpbı/galıppı s. Kalıplı// mis â la forme. = fes// fez mis â la forme.
Mefküre Riza Mollova, 2003
