CE ÎNSEAMNĂ ZEVALE YÜZ TUTMAK ÎN TURCĂ?
Definiția zevale yüz tutmak în dicționarul Turcă
să vină la zero, să cadă, să cadă, să înceapă să dispară, să se întoarcă.
CĂRȚI ÎN TURCĂ ÎN LEGĂTURĂ CU «ZEVALE YÜZ TUTMAK»
Descoperă întrebuințarea
zevale yüz tutmak în următoarea selecție bibliografică. Cărți în legătură cu
zevale yüz tutmak și extrase din aceasta pentru a furniza contextul de întrebuințare al acestuia în literatura Turcă.
1
Örnekleriyle türkçemizin açıklamalı büyük deyimler sözlüǧü ...
«Mahveyledi... bir kahramana dendi cihangir, / Bir saltanatm tacı sönüp erdi zevale.» Süleyman Arif Emre. ZEVAL VAKTİ : Gün ortası, öğle saati. ZEVAL VERMEK : Yok olmasma sebep olmak, zarara uğratmak. ZEVALE YÜZ TUTMAK ...
Hamidoğlu Fethi Gözler,
1975
2
Eski Türk edebiyatına modern yaklaşımlar: 24 Nisan 2006 : ... - Sayfa 11
... divan şiiri, yavaş yavaş orijinallikten uzaklaşmaya, giderek basmakalıp söyleyişlere düşmeğe başlar. Hilmi Yavuz'un ifadesiyle söylersek, bu, "poetikten uzaklaşıp belâgata doğru kaymak" veya "zevâle yüz tutmak"tan başka bir şey değildir.
Hatice Aynur, Müjgan Çakır,
2007
3
Hatiralar ve vesikalar - Sayfa 354
Fakat gerek benimle ve gerek Mustafa Kemal P§. ile sehkeden fenni mözakereleri esnasinda öyle akillara bayret vere- cek fikir ve mütalealar dermeyan ediyordu ki bu gidisle en son ömidin de zevale yüz tutmak- ta o'dugunu goruyorduk.
Yine olmazsa, sâlik, râbıtanın zevale yüz tutmakta, zayıflamakta olduğunu görür. O zaman sâlik, kuvvetli bir azim ve cehd ile râbıta suretini zevalden korumaya, yönelişini keskinleştirmeye, böylece yabancı his ve fikirleri (havâtır) defetmeye ...
Necip Fazıl Kısakürek,
2014
5
İngilizce-Türkçe çağdaş iş dünyası sözlüğü - 1. cilt - Sayfa 423
climNng dağcılık; - climbing effi- ciency (otomobil) çekme gücü; - folk dağda oturanlar; over the -s zevale / çöküşe yüz tutmak; to take the - in top gear yokuşu hızlı vitesle tırmanmak; the - (US) VVashington D.C. up - and down dale dere tepe.
Ender Gürol, Ali Kılıçlıoğlu,
1994
6
Islâm dı̂ni, itikat, ibâdet ve ahlâk - Sayfa 316
Zevâl bulmak — Yok olmak, yok olmağa yüz tutmak. Zerdi — Kişiler. Zeyd-i mukîm — Bir yerde oturan, misâfir olmı- yan Zeyd. Zıya' — Kaybolmak, yok olmak, mahvolmak. Zilhicce — Arabi ayların onikincisi. Zuhura gelmek — Meydana gelmek.
7
Türkisch-deutsches Wörterbuch - Sayfa 307
... math, rotierend, Rotations- *deveranî ~ cisim Rotationskörper m ~ karçilama (Boxen) Mannschaftswettkampf m ~ kav§ak Platz m mit Kreisverkehr dönelmek 1. dial, den Höhepunkt seiner Laufbahn überschritten haben *zevale yüz tutmak 2.
8
Selc̣ukî devletleri tarihi, Aksarayli Kerimeddin Mahmud'un ... - Sayfa 330
Hiç bir çağda eşi görülmemiş olan (Şahane ae» raperde) yi gözden geçirdi. İşte Kazan Han'ın ölümü bu yüce makamların kemalden zevale yüz tutmasına sebep oldu. Ecel eteğine yapışınca ne bu törelerin* ne de o parlak âyinlerin düzeni ...
al-Karīm al-Aqsarā'ī,
1943
9
Eğil Dağlar - Sayfa 257
Bu âlem şekli ve mânâsıyla, zevale yüz tuttuğundan beri Türk milletinin hâlâ var olduğuna herkesi inandırmak güç oluyordu. ... Bunların nazarında biz, günden güne çürüyen, dökülen, küçülen, kaybolan, bir bakiye idik; eğer iki yüz elli seneden beri, dövüşe dövüşe, ric'at ederken, Prut gibi ... Gönül okşama, gönlü hoş tutma.
10
Osmanlı malı̂ tarihi hakkında tetkikler - Sayfa 7
Süleymanın saltanatından biraz sonra Türkiyenin malî refahı zevale yüz tutmağa başlamıştı. O zamandan itibaren Devlet Hazinesinin vaziyetine, Hükümdarların seciyelerine armağanların ehemmiyetine, yeniçerilerin hal ve vaziyetlerine göre, ...